Acıbadem Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi, Büyüme ve Ergenlik Bölüm Sorumlusu Prof. Dr. Atilla Büyükgebiz, hormonların doğumdan itibaren salgılanarak, vücudun gelişmesini ve tüm fonksiyonların normal çalışmasını sağladığını, ancak hormonal dengenin beslenme alışkanlıkları başta olmak üzere dışarıdan zararlı müdahaleler yapıldığında bozulabildiğini söyledi.
Vücutta değişik özelliklerde hormonlar salgılayan bezlerin bulunduğunu belirten Prof. Dr. Atilla Büyükgebiz, şunları söyledi:
"Vücudumuzun gizli patronu olarak nitelendirebileceğimiz bu bezler hayatımızı sürdürmek için sürekli çalışıyor. Boyumuz, kilomuz gibi dış görünüşümüzde, psikolojimizde, organlarımızın çalışmasında bu bezlerin etkileri büyük.
Hamilelerde, bebeklerde ve ergenlerde hormonlar çok daha fazla önem taşıyor. Hormonlu, katkı maddeli gıdalar, kirli hava, radyoaktif maddeler kısacası modern yaşam koşulları hormonal dengeyi bozan en önemli etkenler arasında yer alıyor."
YURT DIŞI ARAŞTIRMALARINDA ÇARPICI SONUÇLAR
Prof. Dr. Atilla Büyükgebiz, bazı yurt dışı araştırmalarında hazır gıdaların yan etkilerine ilişkin çarpıcı sonuçlar elde edildiğini dile getirerek, "Belçika’da yapılan bir araştırma tarımda kullanılan bazı ilaçların östrojenik etkiyi arttırarak kız çocuklarda erken adet, erkek çocuklarda meme büyümesi yaptığını ortaya koydu.
Dondurulmuş balık tüketiminin çok fazla olduğu Kuzey ülkelerinde yapılan bir çalışmada ise tip 1 diyabetin görülme sıklığının yüz binde 45’den 60’a çıktığını gösteriyor" dedi.
Kontrolsüz bazı uygulamaların bu tehlikeye davetiye çıkardığını savunan Büyükgebiz, riskin herkes için söz konusu olduğunu, çocukluk çağında kanda östrojenik etki yapan maddenin seviyesinin düşük olmasından dolayı dışardan alınan bu tür gıdaların çocuklarda çok daha büyük etki yaptığını söyledi.
Önlem için öncelikle bu tür gıdaların üretim aşamasında denetim mekanizmasının çok iyi işlemesi gerektiğini vurgulayan Büyükgebiz, söz konusu gıdaların özellikle çocuklar tarafından fazla tüketilmemesinde yarar olduğunu, katkı maddeli gıdaların yol açtığı hastalıkları iyi tanıyıp gerekli durumlarda doktora erken başvurunun son derece önemli olduğuna dikkati çekti.
BOY KISALIĞI RİSKİ
Hazır ve katkı maddeli gıdaların erken ergenliğe yol açabildiğini, ergenlik belirtilerinin görülmesinde kızlar ve erkekler arasında farklar bulunduğunu ifade eden Büyükgebiz, şöyle konuştu:
"Ergenlik 10-18 yaş aralığı kabul edilir. Buna karşın ender olarak kızlarda 8, erkeklerde 9 yaşından önce ergenlik belirtilerinin ortaya çıkması bir hastalık belirtisi olarak görülmeli ve tedavi edilmesi gerekir. Hormonlu gıdalar, erken ergenliğinin sebeplerinden sadece biri. Adet döneminden sonra kızlar ancak 5-6 santimetre boy atabildikleri için ciddi bir boy kısalığı sorunu ile karşı karşıya kalınabilirler. Bu açıdan erken ergenlik belirtilerinin varlığında geç kalınmadan bir uzmana başvurmak gerekir."
DİYABET
Çocuklarda diyabetin uzun süreli hastalıklar arasında ilk sırada yer aldığını dile getiren Büyükgebiz, "Çevresel etkenler arasında yanlış beslenme, şişmanlık, geçirilmiş gribal enfeksiyonlar, hareketsizlik, ve stresi saymak mümkün. Sık idrar yapma, çok su içme ve ani kilo kaybı gibi belirtilerde uzmana başvurmakta yarar var" diye konuştu.
SOLUDUĞUMUZ HAVA TEHLİKE SAÇIYOR
Son yüzyılın önemli sorunlarından birinin de hava kirliliği olduğunu, çocuklar hava kirliliğinin olumsuz etkilerinden erişkinlere göre çok daha fazla etkilendiğini belirten Büyükgebiz, şunları ifade etti:
"Çocukların akciğerleri gelişim süresinde olduğundan, bu dönemde havadaki toksik maddeler onları daha olumsuz etkiliyor. Arabaların çoğalması ile egzoz dumanının ve sanayi bölgelerindeki atıkların neden olduğu dumanın dış ortamdaki hava kirliliğinin artması sonucu solunan kirli havada var olan karbon monoksit, nitrojen dioksit, ozon, sülfür dioksit gibi irritan gazların solunması solunum yollarını duyarlandırarak astım gibi allerjik hastalıkların görülme sıklığını arttırıyor."
ŞEHİRDE YAŞAYANLAR ALERJİYE DAHA YATKIN
Şehirde yaşayan, daha hijyenik ortamlarda büyüyen çocukların mikroplarla daha az karşılaşması sonucu savunma sisteminin dengesinin bozularak alerjik hastalıkların gelişiminin kolaylaştığını ifade eden Büyükgebiz, 1990’lı yılların başlarından itibaren ev içi ortamın hızla değişmesi, evlerin birçoğunun halı ile kaplanması sonucu ev tozu akarlarının artmasının da alerji gelişimini desteklediğini bildirdi.
ÇERNOBİLİN ETKİLERİ HALEN GÖRÜLÜYOR
Çernobil faciasının etkilerinin günümüzde de çocukları tehdit ettiğini öne süren Büyükgebiz, Çernobil sonrası Belarus ve Ukrayna’da çocuklarda tiroid kanserinde artış görüldüğüne dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Bu ülkelerde tiroid kanseri görülme oranı 6-7 kat arttı. Facianın yaşandığı Çernobil’e yakın yer olan Gomel bölgesinde ise 10 misli fazla görüldüğünü araştırmalar ortaya koyuyor. Görülüyorki Çernobil faciasının sonuçları, olayın üzerinden 20 yıl geçtikten sonra bile etkisini sürdürüyor. Kanser vakalarındaki çarpıcı artış uzak ya da yakın radyoaktif bulutların rüzgar ile ulaştığı her bölgede hala olayın izlerine rastlanabiliyor. Bu sonuçlardan yola çıkarak sadece gıdaların değil havanın da önemi ortaya çıkıyor."
Kaynak: Dünya Bülteni
belgesi-1740