Spor evrensel kulturun bir parcasi, dunyada dili, irki, dini farkli insanlari birlestiren onemli bir vasitadir. Dunya barisina katki saglayan bir etkinliktir, diyebilecegimiz gibi cagimiz sporunu; fiziksel faydalarinin yani sira insanlarin ruhsal sagligini da olumlu yonde etkilemek, sosyal ve moral kazanclar saglamak amaci ile yapilan hareketler toplulugu olarak da tanimlayabiliriz. Goruldugu gibi sporun belirli sozcukle kaliplasmis klâsik bir tanimi yoktur.
Spor sozluk anlami olarak lâtince DISPORTARE ve DESPORT biciminde "dagitmak, bir birinden ayirmak" anlamina gelen sozcuklerden 17 yuzyildan sonra gunumuze gelinceye kadar ilk hecesi asinarak "SPORT" bicimine donustugu arastirmacilar tarafindan one surulmektedir.
Britannica ansiklopedisi spor’u " Belirli olcude guc ve beceri gerektiren yarismali ve eglenceli etkinlikler." olarak tanimlamaktadir.
Sportif ogelerin tumunde dinlenmek, eglenmek oldugu kadar ayni zamanda sosyal bir kaynasma da vardir. Toplumla kaynasma ve ozdeslesme konusunda spora onemli gorevler duser. Sporun sagladigi bedensel ve ruhsal anlamdaki doyum olanaklari, serbest zamanlari ve yasam seviyeleri duzenli olarak artan sanayilesmis ulkelerin ozlemini duydugu yeni bir yasam seklinin ayrilmaz parcasidir.
Insanlik tarihinden bu gune degin insanoglu hep calisagelmistir. Ilk caglardan gunumuze kadar savas icin calismis, baris icin calismis, kendi egolari oldugu kadar icinde bulunduklari toplum icin calisip durmuslardir. Peki boyle bir efor kaybi ile bu insanlarin hepsi spor mu yapiyordu? Sozcugunun bu gunku tanimina gore tarihte spor ne zaman baslamistir?
Sporun ne zaman basladiginin belirlenmesi hemen, hemen olanaksizdir. Bazi arastirmacilar bu soruya; "Spor insanligin yer yuzune yayilmasi ile baslamistir." derken, bazilari ise sporu; "Insanlarin ilk caglarda ana babalarindan, daha sonra icinde yasadiklari kavim ve kabilelerden taklit etmek suretiyle ogrenmisler." demektedirler.
Insanin dogadaki ilk hareketini spor olarak kabul edersek bu konudaki goruslerin catistigini goruruz. Spor vucudu calistirmak suretiyle elde edilen gucle bazi isleri yapmak demektir, anlaminda kullandigimizda; ilk caglardan bu gune degin yaptigimiz her turlu calismanin spor oldugunun kabullenilmesi gerekerdi.
Gunumuz anlayisina gore spor ilk basta cok onemli bir kitle egitim vasitasidir. Spor insan bedenini fiziki yonuyle gelistirdigi gibi oyunlar, hareketler, yarismalar vasitasiyla ayni zamanda insan seciyesini, egosunu, davranis niteligini, psisik yapisini belirleyen yeni bir bilim dalidir.
Sporun getirdigi farkli sorunlara ait bilimsel bulgu, tartisma ve metodlarin olusturdugu alana SPOR BILIMI diyoruz. Gunumuz ozellikle sporda ileri gitmis ulkelere on yil oncesine gore daha farkli algilanmaya baslamistir. Ornegin spor meslek alanlari alt gruplara ayrilmis, bu meslek dallari da kendi konularinda uzmanlik gerektiren meslekler haline gelmislerdir. Cok yakin bir zamana kadar ulkemizde de hepimizin bildigi gibi spor meslek dali olarak sadece beden egitimi ogretmenligi ile brans antrenorlugu bulunmakta idi. Oysa simdi spor’a iliskin ogretmenlik, kondisyon ve saglikla ilgili meslekler, spor yonetimi, spor basini ve yayimciligi, spor hukuku, spor danismanligi, spor bilimcisi, spor hekimligi, spor istatistikcisi, ve benzeri bir cok degisik meslek gruplari ortaya cikmistir. Bunlar da kendi icerisinde alt gruplara ayrilmaktadirlar.
Spor bilim adamlari son yillarda "Beden Egitimi" sozu anlamina itiraz etmekte ve beden sozcugu canli organizmanin sadece fiziksel yonunu ifade etmekte demektedirler. Oysa fiziki yapi ile zihnin birbirinden soyutlanamayacagini, gunumuz egitim felsefesi kavraminda beden egitiminin daha dogrusu spor egitiminin amaclari beden sozcugunun cok otesindeki amaclara yonelmektedir. Bunlar sosyal, fiziksel, duyusal ve bilissel gelismelerdir. Bu amaclar dogrultusunda beden egitiminin bedenin gelistirilmesinin otesinde cok daha fazla anlam tasimasi nedeniyle spor bilimcileri bu sozcuk yerine "Spor Egitimi" sozcugunu kullanmaya baslamislar ve spor kulturu ile hareket fenomeni birlikteligi beden egitiminden spor egitimine gecisi saglamistir. Boylece 20. yuzyil sonlarinda "Spor Bilimleri" adi verilen yepyeni bir dal diger bilim dallari arasinda yerini almistir.
Gunumuzde spor bilim adamlari eski ve klâsik beden egitimi kavramindan daha ust duzeyde dusunmeye baslayinca insan hareketlerini ozellikle sportif hareketleri egzersiz fizyolojisi, biyomekânik, sosyoloji, felsefe,psikoloji, pedagoji, biyokimya gibi cok farkli bilim dali kokeninden gelerek incelemeye ve irdelemeye baslamislar ve sonucta yaklasik 20 yillik boyle bir evrim sonucu "Spor Bilimi" ortaya cikmistir.
Spor bilimi doktrininin bu denli yeni boyutlar kazanmasi ile toplumlar, uluslar ve tum dunya, spor kavramini deyim yerinde ise adeta yeni bastan kesfetmektedirler.
Ahlâk egitimi ile spor egitimini de birbirinden soyutlamak olmaz. Bu iki kavram etle tirnak gibi birbirine siki sikiya baglidir. Buyuk onder Mustafa Kemal ATATURK; " Ben sporcunun zeki, cevik ayni zamanda ahlâklisini severim." tumcesinde bu hususu en somut bicimde dile getirmistir. Cunku kisi sectigi spor egitimi vasitasi ile bu saglam vucuda celik gibi bir seciye, sade, temiz, acik, dogru ve hur bir ruh asilar. Sihhatini ihmal eden kuvvetsiz ve curuk vucudun iyi bir kafa yapisina aday olmasi oldukca zorlasir. Ahlâk egitimi ile spor egitiminden beklenen sonuc kuvvetli bir kisilik yapisidir.
Spor kavramini tanimlarken dunya barisina katkisindan soz etmistik. O halde biraz da spor’un uluslararasi platformdaki rolu nedir sorusuna deginelim.
Uluslararasi spor karsilasmalarinin bir savas degil tersine bir baris unsuru oldugu hepimizce bilinmektedir. Nasil ki bir devletler hukuku varsa bir de uluslararasi spor hukuku vardir. Insanoglunun tekâmulu ile eski Yunandan bu gune degin gelisen kurallar, bu gun ileri duzeydeki prensiplerine ulasmislardir. Dolayisi ile sporda kuvvetli olan kazanir, zor kullanan kaybeder. Bireysel anlamda spor, kisinin egemenlik ve olanaklarini degerlendirme duygularini gelistirir. Dolayisi ile kisi ve uluslarin egitimini tamamlar. Musterek egitim esasina dayanir ve spor uluslarin akil ve egitim duzeyinin aynasidir.
Spor uluslararasi plâtformada savaslarin en asilidir. Cunku o barisin savasidir. Uluslararasi spor savaslari politik savaslara benzemez, hizipler, gruplar olusmaz. Sportif karsilasmalar mertce, hilesiz, dostca ve kisacasi sportmencedir. Boyle bir sportmenlik icin insan dogustan sporcu olamaz, o unvani hak etmesi, kazanmasi lâzimdir.
Uluslararasi yarismalarda sporcularin hepsinde ayni duygu vardir. Ic dunyalarini ayni heyecan ve dusunce kaplar. Bu oyle bir dunya savasidir ki, hic bir ulusa yonelmis degildir. Taraflar karsi karsiya gelmekle birlikte ideal tektir. Dunya gencligi bu muhtesem kalabalik icinde her renk saca, her cins tene ve dunyada mevcut butun irklara rastlamak mumkundur. Zaten Olimpiyad Oyunlarinin birbirine gecen bes halkasi, bes kitanin birbiri ile kenetlenmesini ifade etmiyor mu? Bu topluluk genclerin bir dava ugrunda birlestigi muhtesem bir tablodur. Bir dunya barisi tablosu…
Sporun anayasasi sagliga, birlik ve beraberlige, kardeslige, arkadasliga ve dostluga dayanan bir insan toplulugu ekoludur.
Kaynak: BilimTeknik Dergisi say: 315 (Caner Akada)
Seilmi Spor Makaleleri (Yrd.Doc. Dr. Suat Karakk)
Trklerde Spor ( Fehmi can)
belgesi-1374
0 kişi bu belgeyi faydalı buldu
0 kişi bu belgeyi faydalı buldu