Oğul! Din işlerini her şeyden evvel ele alıp; yürütmek gayret ve esasını daima gözönünde bulundur ve bu esası sakın gevşekliğe uğratma. Çünkü bir farzın yerine getirilmesini sağlamak, din ve devletin kuvvetlenmesine sebep olur. Din gayretine sahip olmayan, sefâhete düşkün olan ve denenmemiş kimselere devlet işlerini verme! Zira yaradanından korkmayan kimse, O’nun yarattıklarından da çekinmez.
Allah’ın rızası için devlet hizmetinde gayret gösterenleri daima gözet. Böyle kıymetli kimselerin vefatından sonra aile fertlerini koru, ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını karşıla. Tebeandan hiç kimsenin malına – mülküne dokunma. Hak sahiplerine haklarını ver, layık olanlara ihsan ve ikramlarda bulun, onların ailelerini de gözet.
Alimleri, fazilet sahiplerini, edipleri, yazarları ve sanat erbabını gözetip koru. Onlara hürmet, ikram ve ihsanda bulun. Başka bir memlekette olgun bir alimin, bir arifin, bir velinin bulunduğunu duyarsan; onlara layık bir usul ve ifade ile memlekete getirt. Onlara her türlü imkanı tanıyarak ülkene yerleştir ki memleketinde çoğalsınlar; din ve devlet işleri nizama girip ilerlesin.
Sakın, ordun ve zenginliğinle mağrur olma. Benden ibret al ki; zayıf, güçsüz bir karınca misali, hiç layık olmadığım halde buraya geldim ve Allah’u Teala’nın nice nice ihsanlarına ve inayetlerine kavuştum. Sen de benim uyduğum ve uyguladığım nizamı uygula. Dinimizin tayin ettiği beytü’lmaldaki gelirin ile kanaat eyle. Senden sonra geleceklere de aynı nasihatlerde bulun ve iyice tenbih eyle.
Daima adalet ve insaf üzerinde bulun, zulme meydan verme. Herhangi bir işe başlayacağın zaman Cenabı Allah’ın yardımına sığın. Tebeanı düşmanların ve zalimlerin saldırılarından koru.