İnsanların bildiği en eski aydınlanma kaynağı güneş olup bugün de güneş insanların bildiği en büyük ışık kaynağıdır.İnsanlar tarih içerisinde güneş ve güneşin aydınlatma özelliğinden istifade etmiştir.Zaman içerisinde teknik bilgilerin artması ile birlikte balina yağından yapılmış mumlar kullanılmaya başlanmıştır.İleriki dönem içerisinde ise petrol ve petrolün yan ürünleri kullanılmaya başlanmıştır.Ama insanların kendi ürettiği teknik bilgi o kadar ileri bir düzleme ulaşmıştır ki,elektriğin bulunması ile beraber Edison ampul adı verilen ışıklandırma sistemlerini geliştirmiştir.20. yüzyıldan itibaren ise artık ışıklandırma sistemleri sadece aydınlanma amaçlı kullanılmamış,aydınlanmanın yanı sıra ışığı şekillendiren sistemler geliştirilmiştir.
Bana diyebilirsiniz ki;ışık nasıl şekillendirilir ve ışığa nasıl ruh verilir?20. yüzyılın ilk yarısı itibari ile fizik bilimi yeni teknik gelişmelere gebe kalmış ve bu teknolojik gelişmenin adına elektronik adı verilmiştir.İşte aydınlanma sistemlerine ruh verme sanatı elektronik sistemleri ile mümkün hale gelmiştir.Bazılarınız,okumuş olduğu kaynak eserlerde belkide ışığa ruh verme teknolojisinin laser adı verilen sistemler bütünü olarak ifade edildiğini görmüştür.Ancak uyarılma sonucu meydana gelen yüksek enerjili şua olarak adlandırılan laser sistemlerinin gelişimi de elektronik teknolojisinin gelişimi ile paralellik göstermektedir.Hakeza laser sistemleri üç ana grupta incelenmekte ve bunlardan bir grup ise yarıiletken laser olarak geçmektedir.Konu ile ilgili daha fazla bilgiye ulaşmak isteyenler,laser üzerine yazmış olduğum,ışığa ruh verme adlı makaleme bakabilirler.
Elektronik sistemlerinin ilk yarı gelişiminde lamba sistemleri ve ikinci yarı gelişiminde ise yarıiletkenler çok büyük kullanım alanı bulmuştur.Hakeza günümüzde yapılan elektronik sistemleri de yarıiletken teknolojisi ile yapılmakla beraber çok ince bir teknolojiyi üzerinde taşıyan mikroelektronik sistemler bütünü ve silikon sistemleri ile geliştirilen mikroprocesürler sistemini bünyesinde barındırmaktadır.Işığa ruh verme yada şekil verme olarak adlandırdığım sistemlerin en önemlisi televizyonlardır…Düşünsenize ilk yapılan televizyonlardaki piksel düzeneği ile günümüzde yapılan televizyonların piksel düzeyindeki gelişmesi arasındaki farkın büyüklüğünü…200 yıl önce bunu birisine anlatmaya kalksaydınız size muhtemelen deli derdi,bugün ise insanlar olayı öyle geniş açı ve perspektiften ele almakta ki,ışınlama sistemlerini bile anlatsanız bu mümkün olabilir demektedir.Günümüzde yapılan televizyon sistemlerinde kullanılan yarıiletken miktarı 100 ler ile ifade edilen gramlar düzeyinde,ancak yapılan iş madde satışı değil,teknoloji satışı olarak ifade edilmektedir.
Işığa şekil verme sanatı öyle bir makale ile ifade edilecek kadar da basit bir teknik bilgi olmayıp,bu konu ve türev ve integral konuları içerisinde bu konu ile ilgili beklide milyonlarca makale yazılmıştır.Ancak benim burada vereceğim ikinci örnekler bütünü ile konuyu kapatmak istiyorum.Tıp elektroniği ile hastanelere giren ve hastaların kontrolünde çok önemli rol oynayan sistemlerin çalışma prensibi de yine elektriksel sinyallerin yarıiletken sistemleri ile denetimi sonucu mümkün olmaktadır.Burada ister ekg,ister tomografi veya hangi tıp elektroniği sistemi olursa olsun,yapılan işlem basit olarak budur.
Bir başka yazımda buluşmak üzere…
belgesi-2231