Önceden iyi bilinen bir ortama, velev ki üzerinden bir felâket kasırgası geçmiş ve bünyesini değiştirmiş olsun, insanın kendini uydurması daha kolaydır. Zira esaslı bazı çizgilerle insanların ve toplumun başlıca karakterleri henüz ayaktadır. Bu, Doğu için daha da doğrudur. Soru sormak, Avrupa’da olduğu gibi, insanı hayal kırıklığına uğratmaz. 1919 Eylül’ünde İstanbul’un dünya ile bağlantısı kesilmiş gibiydi. Pek az kimse yolculuğun gerektirdiği zorlukları göze alabiliyordu. Bu nedenle ilk gayretler bu durumu düzeltmeye yöneldi. Zararların yaygın olması her çeşit insanı düşünce birliğine götürmüştü. Herkes acı acı düşünüyor, kendi kendine aynı soruyu soruyordu: ”Bu manasız ve caniyane mütareke acaba neden bu kadar uzuyor? Yoksa Türkleri karşı koymaya tahrik etmek için mi?”
Kaynak: Kurtuluş Savaşı Sırasında Türk Milliyetçiliği
belgesi-2633