GİRİŞ
IDE ve SCSI
IDE ve SCSI disklerde iki ayrı teknoloji ve arabirim standardıdır. IDE ‘nin açılımı ‘lntegrated Drive Electronics ‘tir (Entegre Sürücü Elektroniği); ATA olarak da bilinir. IDE disklerde elektronik denetçi diskin üzerindedir. SCSI ise ‘Small Computer System Interface ‘in (Küçük Bilgisayar Sistem Arabirimi) kısaltmasıdır. Transfer hızı yeni SCSI standartları kullanıldığında 160 MB/sn ‘yi bulabilir. SCSI diskler gerek teknoloji, gerek performans, gerek güvenilirlik, gerek arabirimin desteklediği aygıt sayısı açısından IDE ‘den çok daha üstündür.
Peki testlerde bazı IDE diskler neden bazı SCSI disklerden daha hızlı çıkıyor? Çünkü SCSI daha çok Windows NT sistemler için optimize edilmiştir ve Windows 9x’te gerçek performanslarını göstermeyebilirler. Bu yüzden sunucularda kullanılması önerilir; ayrıca çoklu veri okuma isteklerini daha hızlı yerine getirirler (çok sayıda bağlantı yapılabilen sunucular için bir gereklilik).
Ancak SCSI diskler çok daha pahalı olduğu, bir SCSI kartının maliyeti de buna eklendiği için standart masaüstü PC lerde IDE diskler kullanılır ve bu yüzden IDE diskler çok daha yaygındır. Eh biz de acemilere seslendiğimize göre SCSI diskleri daha çok sistem yöneticilerine bırakıp genelde IDE disklerden söz ediyoruz.
Master/Slave
Bir anakart üzerinde iki IDE portu vardır, her birine ikişer depolama aygıtı bağlanabilir demiştik. Bu portlardan biri birincil (primary) diğeri ikincil ‘dir (secondary). Bu portlardan birine iki aygıt bağlanacaksa birisi ana aygıt (master) diğeri ikincil (slave) aygıt olacaktır. Bu aygıtlar dört adede kadar sabit disk olabilir veya ana sabit disk dışında bunlardan biri veya birkaçı yerine CD-ROM sürücü, CD yazıcı, DVD sürücü bağlanabilir. Bir sistemde aynı IDE kablosu üzerinde iki disk varsa bunlardan bir master, diğeri slave olacaktır. Çünkü normalde işletim sistemi ana sabit diske yüklenir ve buradan açılır. Bu ayarlamayı diskin arkasındaki bir jumper sayesinde yaparız. Diskin üzerinde jumper hangi konumdayken diskin master, hangi konumdayken slave olduğu yazar. Aynı kural, aynı kablo üzerinde bir disk, bir CD sürücü veya CD yazıcı varken de geçerlidir. Ayrıca PC ‘de kullanılan ses kartı üzerinde bir üçüncü IDE kanalı olabilir.
Bu durumda genel pratik aşağıdaki tablodaki gibi olabilir (burada CD yazıcı, DVD yazıcı gibi cihazlar da CD-ROM kategorisine sokulmuştur)
1-Sistem Blok Diyagramı:
Şekil 2.37 : Manyetik Diskin yapısı
Şekil 2.38 : Sabit disk ( üstten ve yandan görünüş)
Şekil 2.39 : Çalışma Mantığı
2-Çalışma Prensibi:
Sabit disk üst üste monte edilmiş halde dönen pek çok alüminyum katmandan (manyetik plaklar) oluşur. Dakikada 10.000’e kadar çıkabilen bir hızla dönerler. Günümüz EIDE plakları çoğunlukla dakikada 5400 veya 7200 hızla dönerler.
Sabit disklerin birden fazla okuma-yazma kafası vardır.
Tüm manyetik plakların alt ve üst taraflarında okuma yazma kafalarının eriştiği manyetik alanlar vardır. Bu kafalar bir motor tarafından konumlandırılır. Bir izden diğerine erişmek için geçen zamana ortalama erişim hızı denir. Her kafa yüzeyin yaklaşık üç bin milimetre üzerinde durur, çünkü rotasyon belli bir ivme oluşturur. Manyetik plak ve okuma-yazma kafası arasındaki bu mesafe sabit disklerin birbirlerine çarpıp Headcrash olarak adlandırılan veri kayıplarını önler. Kafalardan biri diske değdiğinde diskin tamamı kullanım dışı olur.
Yazma kafası, yazma sırasında yüzeyi manyetikleştiren (PC ‘nin sağladığı dijital verilere uygun olarak) minik bir elektro manyetik alır. Okuma kafası, manyetik alanı elektronik sekle dönüştürerek verileri sabit diskten okur ve veri olarak isler.
İz (Spur) ve sektörlerde düzenleme
Her katman, çemberler halinde dönen binlerce ize bölünmüştür. Bu düzenleme bütün katmanlarda aynidir. İz yoğunluğu kayıt edilebilir veri miktarını belirler ve diskin yapı sekline bağlıdır.
Bir sabit diskin yapısını geometrik olarak düşündüğünüzde katmanlar üzerinde üst üste duran izler bir silindir oluşturur.
İzler yine sektörlere bölünür. Bunu pasta dilimleri gibi düşünün. Bir sektör en küçük veri birimidir. Çoğunlukla 512 byte ‘tir, ancak sabit diske göre değişiklik gösterebilir. Kaydedilen veriler belli bir adres alırlar. Örneğin Üst yüzey, katman 2, iz 12, sektör 10 gibi.
Sabit disk PC ‘nizin “veri merkezi”dır. Tüm programlarınız ve verileriniz burada saklanır. CD-ROM, teyp yedekleme birimi,disket gibi başka veri depolama ortamları da vardır ama sabit diskler, genelde hepsinden daha yüksek kapasiteli olabilmeleri, daha hızlı olmaları ve PC içinde sabit olmaları nedeniyle diğerlerinden ayrılırlar.
Yıllar boyunca sabit disklerin kapasiteleri, hızları ve fiyatlarında büyük değişiklikler oldu. 15 yıl önce 10 MB ‘lık bir disk 1000$’a alınabilirken, bugün 10 GB ‘ lık (yani 1000 katı kapasiteye sahip) bir sabit disk 200 $ civarında bir fiyata alınabiliyor, üstelik yeni diskler çok daha yüksek hızlara sahipler. Sabit disk aşağıdaki açılardan PC ‘ nizde önemli bir rol oynar:
• PERFORMANS. PC ‘nin açılma hızı, PC açıldıktan sonra programların ilk açılma (yüklenme) hızı, çeşitli dosyaların açılma hızı doğrudan sabit diskle ilgilidir. Bazen sistem belleği (RAM) yeterli gelmediğinde sabit diskin bir kısmı geçici bir bellek alanı olarak kullanılır. Aynı anda birden fazla program çalıştırıyorsanız, yine PC ‘nizin hızı büyük ölçüde sabit diskinizin hızı ile bağlantılıdır.
• DEPOLAMA KAPASİTESİ. Söylemeye gerek yok, daha büyük kapasiteli bir diske sahipseniz, PC ‘nize daha fazla program kurup, daha fazla veri saklayabilirsiniz
• YAZILIM desteği. Yeni yazılımlar diskte daha büyük alanlar kaplıyor ve daha hızlı sabit diskler istiyor.
• GÜVENİLİRLİK. Bozulan her donanımınızı bir şekilde onartabilir veya yeniletebilirsiniz ama sabit diskiniz bozulursa, içindeki geri konulamaz bilgileriniz de gider. Bu yüzden kaliteli bir diskin yerini hiçbir şey tutmaz.
Sabit disk içinde metalik bir maddeden yapılmış, ama üzerindeki manyetik kaplama sayesinde yazılıp okunabilen bir veya daha fazla üst üste dizilmiş disk plakası vardır. Bu plakalar sabit bir hızda dönerken, alttan ve üstten disk plakası üzerine oturan okuyucu kafalar disk plakası üzerine bilgi yazar veya yazılmış bilgileri okur. Yani sabit diskte, diğer çoğu donanım aygıtının aksine mekanik, hareketli parçalar vardır.
Disk üzerindeki veriler, şilindirler (cylinder), izler (track) ve sektörler (sector) halinde düzenlenir. Silindirler, diskin yüzeyindeki konsentrik izlerdir. Yani bir diskteki tüm disk plakalarının arka ve ön yüzeyinde birbirine denk gelerek sütun oluşturan her bir izin oluşturduğu bu sütuna silindir adı verilir. İz ise sektörlerden oluşur ve sektörler bir diskin 512 byte ‘lık en küçük birimidir.
Diskin çalışma mantığını anlatabilmek için bir örnek verelim. Diyelim ki bir Word dosyasını Word’de açıyoruz:
1. İlk aşama aranan bilginin nerede yer aldığını bulmaya yöneliktir. Bu iş için kullandığınız uygulama, işletim sistemi, BIOS ve muhtemelen işletim sisteminin disk için yüklediği sürücü diskin hangi bölümünün okunacağını belirlerler.
2. Aranan bilginin hangi silindirde, hangi kafa tarafında, hangi sektörde yer aldığının adresi çıkarılır; diske bu adres verilerek, o bölgeyi okuması istenir.
3. Bir güç koruma işlemi devreye girmemişse, disk zaten normal hızında döner durumdadır. Aksi halde diskin normal devir hızına ulaşması sağlanır.
4. Disk denetçisi aldığı adresi yorumlar ve istenen silindire bakar. Bu silindirde aranan bilginin yer aldığı iz bulunur ve kafa bu iz üzerine oturur.
5. Kafa izi okumaya başlar ve disk dönerken istenen bilginin yer aldığı sektörün altından geçmesini bekler. Sonra da bu sektörün içeriğini okur.
6. Disk denetçisi diskten okunan bilginin disk üzerinde geçici bir alana (tam-pon bellek) akışını kontrol eder. Daha sonra bu bilgiyi disk kablosu (arayüzü) üzerinden belleğe ileterek PC ‘nin o bilgi için verdiği emri yerine getirmiş olur.
Bir diskin hızını belirleyen çeşitli faktörler vardır. Bunları kabaca özetlersek:
1. Dönüş hızı (devir/sn): Her disk belli bir hızda döner. Günümüzde IDE arabirimini kullanan çoğu disk 5400 devir/sn hızında dönerken yakın zamanlarda 7200 devir/sn IDE diskler de yaygınlaşmaya başlamıştır. Hızlı SCSI disklerde ise 10 bin devir/sn ‘ye ulaşılabilir
2. İz başına sektör sayısı: Bir diske bilgi yazılırken dışarıdan başlanıp içeri doğru ilerlenir. Dış izler doğal olarak daha uzundur ve üzerlerinde daha fazla sayıda sektör vardır. Oysa diskin dairesel şekli nedeniyle her iz kafa altındaki tam bir turunu aynı sürede tamamlar. Bu da dış izlerdeki sektörlere bilgi yazmak veya okumak için daha hızlı erişildiğini gösterir.
3. Erişim süresi (access time): Aynı dosyanın veya çalıştırılmak istenen programın parçaları farklı izlerde olabilir. Erişim süresi kabaca, aranan bilgilere ulaşılması için bir izden diğerine, bir kafadan diğerine ve bir sektörden diğerine geçilerek aranan bilginin yer aldığı sektörün okunmasına kadar geçen ortalama süredir ve milisaniye cinsinden ölçülür.
4. Dahili Veri Transfer Hızı: Amaç diske veri göndermek ve diskteki verileri almak olduğuna göre, transfer hızı bir diskin performansını belirleyen en önemli faktörlerden biridir. Dahili transfer hızı, disk plakaları üzerinden okunan bilgilerin, disk üzerindeki tampon belleğe, disk dışına gönderilmeye hazır halde aktarılması işleminin hızıdır. MB/sn cinsinden ölçülür.
5. Kullanılan Arabirim: Diskten çıkan veriler, işlenmek üzere belleğe gider demiştik. işte bunun için bir arabirim kullanılır. Artık IDE disklerde saniyede 33 MB veri aktarımı yapan UltraDMA/33 veri-yolu standardı kullanılıyor. Oysa okunan bilgi diskin tampon belleğine yeterince hızlı veri aktarımı yapılmazsa bu kapasitenin pek bir önemi yoktur; çünkü diskin tampon belleğine daha yavaş bir sürede bilgi aktarılırken bu veriyolu atıl kalır. Bu yüzden 16,6MB/sn kapasiteye sahip ATA-2 disklerden UltraDMA/33 disklere geçildiğinde disklerin hızı iki kat artmamıştır. Çünkü diskin dahili transfer hızı daha önemlidir. Aynı şekilde bugünlerde UltraDMA/66 disklere geçilmiştir; bu da yine disklerin iki kat hızlanacağını göstermemektedir. Yine de yeni standartlar piyasaya hakim olmaktadır ve hızı belirleyen diğer faktörlerde de iyileşme olmaktadır.
3-Kullanılan Standartlar ve Elemanlar:
Kullanılan SCSI Standartları
Sabit Dikler Üç Ana Bölümden Oluşur;
1. Alüminyum diskler : Bu disklere bilgiler manyetik ortamda kayıt edilir ve okunur. Bu disklerin zarar görmesi (sık sık elektrik kesintisi, düşürme, çarpma vb..) durumunda sabit diskimizde fiziksel bozulma (bad sektör) meydana gelir.
2. Okuma-Yazma kafaları : Bu diskler üzerine bilgileri kayıt etmeye veya okumaya yarar.
3. Elektronik kart : Bu kart kontrol kartıdır. Üzerinde çeşitli elektronik devreler bulunur. Bu sayede manyetik bilgi bilgisayarın anlayacağı elektronik bilgiler haline gelir veya bilgisayar bilgileri manyetik bilgi haline getirilir.
4-Tarihi Gelişim Süreci:
IDE Tarihçesi
ANSI tarafından ortaya konulan IDE standardı üzerinde birçok değişiklik yapılmaktadır. Orijinal IDE standardı ATA, aynı kanal üzerinde iki adet cihazın biri efendi (master) ve diğeri köle (slave) olarak çalıştırılmasıdır. Bu standart PIO (programlanabilir giriş/çıkış) 0, 1, 2 modlarını, DMA (direk bellek erişimi) tek kelime 0, 1, 2 modu ve çok kelime 0 modunu da tanımlamıştır. Fakat bu standart ile bir takım problemler ortaya çıkmıştır. Değişik üreticilere ait diskler aynı kanal üzerinde biri efendi ve biri köle olarak tanıtıldığında çalışmadığına rastlanmıştır. ATA-2 daha hızlı olan PIO 3 ve 4 modlarını, DMA çok kelime 1 ve 2 modlarını, blok modunda veri transferi yapabilme yeteneğini ve mantıksal blok adresleme (LBA) özelliklerini getirmiştir.
“Fast ATA” ve “Fast ATA-2” teknolojileri Quantum ve Seagate firmalarının buluşudur. ATA-3 standardı ile disklere daha geniş güvenlik özellikleri getirildi ve bu standardın yerini günümüzde kullanılan Ultra ATA (UATA) standardı aldı. UATA standardı UDMA, DMA-33/66 ve ATA-33/66 gibi isimlerle de anılmaktadır. UATA yeni bir standart olmamakla birlikte UATA sürücüler ATA ve ATA-2 sistemlerle uyumludur. Ultra ATA yeni DMA modlarını destekleyerek 33MB/s (UDMA33) ve hatta 66MB/s (UDMA66) veri transfer hızlarını destekleyen sürücülere verilen addır. Her iki UDMA versiyonu geçmişteki standartların desteklemediği IDE kablosu üzerinde veri bütünlüğünü sağlayan CRC hata kontrolü yeteneğine sahiptir.
SCSI Tarihçesi
1980’li yıllarda yirmi sayfalık bir öneri ile ortaya atılan SCSI teknolojisi günümüzde 600 sayfalık kompleks halini almıştır. 1985 yılında bir grup üretici bu teknolojinin bir standart olarak benimsenmesi için ANSI’ye baskı yaptılar ve 1986 yılında ilk SCSI standardı olarak bilinen SCSI-1 standardı ortaya çıktı. Bu standart, sisteme takılabilen ve host adaptörü olarak bilinen bir kontrol kartına bağlanabilen maksimum 7 cihaz ve tümleşik veri transfer hızı 5MB/s olan bir teknolojiydi.
SCSI-1 standardına eklenen gelişmiş komut setleri ve yapılan birtakım geliştirmelerle, SCSI-1 standardındaki bazı kısıtlamalar kaldırıldı ve SCSI-2 standardı ile 16 ve 32 bit veri yolu kullanılarak 15 adet sürücünün bağlanabileceği ve 32 bit mimari kullanıldığında toplam 20MB/s ’lik transfer hızına ulaşan bir standart olarak tanımlandı. “Wide SCSI” kelimesi 32 bit ’lik sistem mimarisinin kullanılmasını ifade ediyor ve “Fast SCSI” ile 20MB/s transfer hızına ulaşılabiliyordu. SCSI-2 standardı birlikte komut kuyruklama teknolojisini de getirdi. Bu teknoloji maksimum 256 değişik komutun SCSI kontrolörü üzerinde depolanmasına izin veriyor. Ultra SCSI, günümüzde kullanılan paralel mimari ile SCSI-3 olarak adlandırılan yüksek hızlı seri SCSI protokolüne geçişte bir basamak olarak düşünülebilir. SCSI-3 ile birlikte iki fazlı adresleme kullanarak maksimum 15 adet sürücü kısıtlamasının kalkması bekleniyor.
5-Önde Gelen Firmalar ve Ürünler:
Seagate
Quantum
IBM
Firmaları sabit disk üretiminde önde gelen dev isimlerdendir.Deyim yerindeyse bunlara üç büyüklerde denebilir.
Bu firmaların piyasada rahatlıkla bulunabilecek ürünleri 10 GB, 20 GB, 40 GB, 60 GB,80 GB kapasiteli ve 5400 ile 7200 RPM hızlarında sabit diskler bulunabilir.
6-Öneriler:
• Sabit diskler darbelere karşı son derece duyarlıdır. Bir disk 10 cm ‘den düşse bile hasar görebilir. Bu durumda disk kafası disk plakası üzerinde zıplar ve küçük partiküller koparır. Bu partiküller disk içinde dağılarak kafanın daha fazla zıplayıp zamanla daha fazla zarar oluşmasına yol açar. Bu da disk üzerinde yazılan bilgilerin okunamamasına, hatta işletim sisteminin (yani PC ‘nin) açılmamasına yol açar. Bu yüzden PC ‘nizi darbelere karşı korumalı, disk söküp takarken dikkat etmelisiniz.
• Yeni bazı disklerde darbe koruma sistemi vardır. Bunlarda disk kafası süspansiyonludur. Bu tür diskler tercih edilebilir.
• Bazı diskler (özellikle de yüksek devirli olanlar) aşırı ısınabilir. Bu yüzden ve diğer aygıtlar titreşimli çalışabileceğinden, diski kasa üçünde başka bir aygıtla falan tabana yerleştirmemekte fayda vardır.
• Disk üzerinde dosyalar çok dağınık bir biçimde yer alabilirler. Çünkü bir dosya yazılırken ilk boş bulduğu sektöre yazılır. O yer dolarsa geri kalanı başka bir yerdeki sektöre yazılabilir. Çünkü arada yazılıp silinen dosya ve programlar bu boşlukları yaratır. Bu da diskten okuma hızını yavaşlatır. Disk birleştirme yazılımları (“defrag” yazılımla) bu sorunu ortadan kaldırarak diskteki dosyaları yanaşık düzen dizerler. Örneğin Windows 9x ile birlikte Disk Defragmanter adlı böyle bir yazılım gelmektedir.
• Diskler formatlanarak veri yazılıp okunmaya hazır hale getirilirler. Her işletim sistemi bunun için diskleri “cluster” adı verilen mantıksal bölmelere ayırır. Dosyalar da bu bölmelere yazılır. Örneğin Windows 98’de artık 32K’lık bölmeler kullanılmaktadır. Bu sisteme FAT32 adı verilir. FAT, Dosya Atama Tablosu (File Allocation Table) anlamına gelir. Yani bu sistem dosyaların disk üzerindeki adreslerini tutar. Ancak diskte bazen dosyalarda bir karışıklık olup dosya adresleri belirlenemez hale gelebilir. Windows ile gelen ScanDisk veya ayrıca satın alınan Norton Disk Doctor, Tiramisu gibi yazılımlar bu hataları bulup onarmaya çalışırlar. Bazen dosyalar çok karışır, düzeltilemez; diskin tekrar formatlanıp işletim sisteminin yüklenmesi gerekir. Bu yüzden işler çok karışmadan düzenli aralıklarla (örneğin haftada bir) ScanDisk ve Disk Defragmanter programlarını çalıştırıp diski düzenlemekte fayda vardır.
• Bir disk iki mantıksal bölüme ayrılabilir. Böylece bir disk iki ayrı sürücü halinde ayrı ayrı formatlanabilir. Bunu Windows/Command klasöründe gelen FDISK programı ile yapabiliriz. Ancak hem formatlama hem FDISK işlemi diskteki tüm bilgileri siler.
• Bir diskteki dosyaları sildiğinizde dosyalar değil, aslında adresleri silinir. Yani Norton Unerase gibi programlarla silinen dosyaları geri kurtarmanın yolu vardır. Ancak bu işlem dosyanın silinmesi üzerinden çok geçmeden yapılmalıdır. Çünkü diske yeni dosyalar yazıldıkça, adresleri silinen dosyaların üzerine yazılıp bunları kurtarılamaz hale getirilebilir. Neyse ki Windows 9x’te sildiğiniz dosyalar önce Geri Dönüşüm kutusu adı verilen özel bir klasöre aktarılır. Bu kutuyu boşaltmamışsanız, içindeki dosyaları geri alma şansınız her zaman vardır
• PERFORMANS. PC ‘nin açılma hızı, PC açıldıktan sonra programların ilk açılma (yüklenme) hızı, çeşitli dosyaların açılma hızı doğrudan sabit diskle ilgilidir. Bazen sistem belleği (RAM) yeterli gelmediğinde sabit diskin bir kısmı geçici bir bellek alanı olarak kullanılır. Aynı anda birden fazla program çalıştırıyorsanız, yine PC ‘nizin hızı büyük ölçüde sabit diskinizin hızı ile bağlantılıdır.
• DEPOLAMA KAPASİTESİ. Söylemeye gerek yok, daha büyük kapasiteli bir diske sahipseniz, PC ‘nize daha fazla program kurup, daha fazla veri saklayabilirsiniz
• YAZILIM desteği. Yeni yazılımlar diskte daha büyük alanlar kaplıyor ve daha hızlı sabit diskler istiyor.
• GÜVENİLİRLİK. Bozulan her donanımınızı bir şekilde onartabilir veya yeniletebilirsiniz ama sabit diskiniz bozulursa, içindeki geri konulamaz bilgileriniz de gider. Bu yüzden kaliteli bir diskin yerini hiçbir şey tutmaz.
Sabit disk içinde metalik bir maddeden yapılmış, ama üzerindeki manyetik kaplama sayesinde yazılıp okunabilen bir veya daha fazla üst üste dizilmiş disk plakası vardır. Bu plakalar sabit bir hızda dönerken, alttan ve üstten disk plakası üzerine oturan okuyucu kafalar disk plakası üzerine bilgi yazar veya yazılmış bilgileri okur. Yani sabit diskte, diğer çoğu donanım aygıtının aksine mekanik, hareketli parçalar vardır.
Disk üzerindeki veriler, şilindirler (cylinder), izler (track) ve sektörler (sector) halinde düzenlenir. Silindirler, diskin yüzeyindeki konsentrik izlerdir. Yani bir diskteki tüm disk plakalarının arka ve ön yüzeyinde birbirine denk gelerek sütun oluşturan her bir izin oluşturduğu bu sütuna silindir adı verilir. İz ise sektörlerden oluşur ve sektörler bir diskin 512 byte’lık en küçük birimidir.
Diskin çalışma mantığını anlatabilmek için bir örnek verelim. Diyelim ki bir Word dosyasını Word’de açıyoruz:
1. İlk aşama aranan bilginin nerede yer aldığını bulmaya yöneliktir. Bu iş için kullandığınız uygulama, işletim sistemi, BIOS ve muhtemelen işletim sisteminin disk için yüklediği sürücü diskin hangi bölümünün okunacağını belirlerler.
2. Aranan bilginin hangi silindirde, hangi kafa tarafında, hangi sektörde yer aldığının adresi çıkarılır; diske bu adres verilerek, o bölgeyi okuması istenir.
3. Bir güç koruma işlemi devreye girmemişse, disk zaten normal hızında döner durumdadır. Aksi halde diskin normal devir hızına ulaşması sağlanır.
4. Disk denetçisi aldığı adresi yorumlar ve istenen silindire bakar. Bu silindirde aranan bilginin yer aldığı iz bulunur ve kafa bu iz üzerine oturur.
5. Kafa izi okumaya başlar ve disk dönerken istenen bilginin yer aldığı sektörün altından geçmesini bekler. Sonra da bu sektörün içeriğini okur.
6. Disk denetçisi diskten okunan bilginin disk üzerinde geçici bir alana (tam-pon bellek) akışını kontrol eder. Daha sonra bu bilgiyi disk kablosu (arayüzü) üzerinden belleğe ileterek PC ‘nin o bilgi için verdiği emri yerine getirmiş olur.
Bir diskin hızını belirleyen çeşitli faktörler vardır. Bunları kabaca özetlersek:
1. Dönüş hızı (devir/sn): Her disk belli bir hızda döner. Günümüzde IDE arabirimini kullanan çoğu disk 5400 devir/sn hızında dönerken yakın zamanlarda 7200 devir/sn IDE diskler de yaygınlaşmaya başlamıştır. Hızlı SCSI disklerde ise 10 bin devir/sn ‘ye ulaşılabilir
2. İz başına sektör sayısı: Bir diske bilgi yazılırken dışarıdan başlanıp içeri doğru ilerlenir. Dış izler doğal olarak daha uzundur ve üzerlerinde daha fazla sayıda sektör vardır. Oysa diskin dairesel şekli nedeniyle her iz kafa altındaki tam bir turunu aynı sürede tamamlar. Bu da dış izlerdeki sektörlere bilgi yazmak veya okumak için daha hızlı erişildiğini gösterir.
3. Erişim süresi (access time): Aynı dosyanın veya çalıştırılmak istenen programın parçaları farklı izlerde olabilir. Erişim süresi kabaca, aranan bilgilere ulaşılması için bir izden diğerine, bir kafadan diğerine ve bir sektörden diğerine geçilerek aranan bilginin yer aldığı sektörün okunmasına kadar geçen ortalama süredir ve milisaniye cinsinden ölçülür.
4. Dahili Veri Transfer Hızı: Amaç diske veri göndermek ve diskteki verileri almak olduğuna göre, transfer hızı bir diskin performansını belirleyen en önemli faktörlerden biridir. Dahili transfer hızı, disk plakaları üzerinden okunan bilgilerin, disk üzerindeki tampon belleğe, disk dışına gönderilmeye hazır halde aktarılması işleminin hızıdır. MB/sn cinsinden ölçülür.
5. Kullanılan Arabirim: Diskten çıkan veriler, işlenmek üzere belleğe gider demiştik. işte bunun için bir arabirim kullanılır. Artık IDE disklerde saniyede 33 MB veri aktarımı yapan UltraDMA/33 veri-yolu standardı kullanılıyor. Oysa okunan bilgi diskin tampon belleğine yeterince hızlı veri aktarımı yapılmazsa bu kapasitenin pek bir önemi yoktur; çünkü diskin tampon belleğine daha yavaş bir sürede bilgi aktarılırken bu veriyolu atıl kalır. Bu yüzden 16,6MB/sn kapasiteye sahip ATA-2 disklerden UltraDMA/33 disklere geçildiğinde disklerin hızı iki kat artmamıştır. Çünkü diskin dahili transfer hızı daha önemlidir. Aynı şekilde bugünlerde UltraDMA/66 disklere geçilmiştir; bu da yine disklerin iki kat hızlanacağını göstermemektedir. Yine de yeni standartlar piyasaya hakim olmaktadır ve hızı belirleyen diğer faktörlerde de iyileşme olmaktadır.
Kaynak: Seagate.com Quantum.com Pclabs.com
belgesi-201