Fransız edebiyatı, Fransızca kullanılarak ortaya çıkan edebiyat ürünlerini kapsar. Dünyanın en zengin ve en etkileyici edebiyatlarından biridir. Fransız yazarlar başta epik şiir, lirik şiir, drama ve kurgu olmak üzere edebi yazınların tümüne katkıda bulunmuşlardır.
Fransiz edebiyati bircok ülkedeki yazarlarin calismalarini derinden etkilemistir. 1600´larda, Klasizm denen Fransiz kültürel hareketi tüm Avrupa edebiyatindan önemli etki birakmistir. 1700´lerin Fransiz yazarlari Avrupa edebiyatini kontrol altina almislardi. 1800´ler boyunca, Gerçekçilik (Realizm) ve Sembolizm, bircok dilde yazan yazarlarin calismalarini sekillendirmesine yardimci olmustu. 1900´lerde ise, Gerçeküstücülük (Sürrealizm) ve Egzistansiyalizm (Varoluşçuluk) Fransa sinirlarinin disina cikarak diger yazarlar, sanatcilar ve düsünürlerin calismalarini genis ölcüde etkilemistir.
Bircok Fransiz yazar, bicim, dil, tarz ve gelenege önem vermislerdi. Diger dillerde yazan yazarlardan daha fazla kurallar ve modellere bagli kalmislardi. Genelde, Akilcilik (rasyonalizm) Fransiz yazinini elinde tutmustur. Akilcilik, insan eylemlerinde nedenselligi temel alir. Akilcilik; temiz, kendi kendini kontrol edebilen ve sanatsal ustalikga ulasmis bir yazi yaratmistir.
Her ne kadar akilcilik Fransiz edebiyatinda hayati bir rol oynadiysa da, güclü bir deneysel nitelik de zamanla Fransiz yazininda öne cikmistir. Örnegin 1800´lerin basindaki Romantizm hareketi gibi dönemlerde, bu deneysellik duygu dolu ve bazen de tutkulu bir sanat yaratabilmistir. Bu ayni zamanda teorik ve bicimsel konulari da islemede de kullanilmisti; örnegin 1900´lerin Yeni Roman´inda oldugu gibi.
1. Rönesans Dönemi Fransız Edebiyatı
Villon (1431 ?), Ortaçağın sonlarında ve Rönesans’a geçiş süreci içinde yaşamış önemli Fransız şairlerinden birisidir. Şiirleri Küçük Vasiyetname ve Büyük Vasiyetname adlı kitaplarda toplanmıştır.Asıl yeni Fransız şiiri, XVI. yüzyılda Lâtinceyi bırakıp Fransızca ile şiir yazma davasını güden ve La Pleiade adındaki edebiyat okulunu kuran yedi şairin şiirleriyle başlar. Bu grubun en önemli şairlerinden birisi Ronsard (1524-1585)’dır. Başlıca eserleri Aşklar, Odlar, Egloglar adlarını taşır. Bu dönemin önde gelen Fransız romancısı Rabelais (1490-1553)’dir. Gargantua ve Pantagruel adlı romanları ünlüdür.Rönesans dönemi Fransız edebiyatının en önemli ismi hiç şüphesiz deneme türü-nün öncüsü Montaigne (1533-1592)’dir. Denemeler adlı eserinde yer alan metinlerinde Hristiyanlıktan ve geleneksel düşünce biçimlerinden farklı olarak bağımsız insan düşüncesini ortaya koyan örneklere yer vermiştir. İnsan ve toplumla ilgili hemen her konuda alışılmışın dışında yeni yaklaşımlar getirmiştir.
Fransiz edebiyatinda rönesans 1500´lerin basindan 1600´lara kadar uzanmisti. Fransiz rönesansi Italyan sanat ve edebiyatindaki gelismeler ve eski Yunan ve Latin modellerinden etkilenen edebiyatin ve ögrenimin cicek acmasi olarak nitelenebilir. Yazarlar ve bilgeler – hümanistler – Rönesans´ta önemli rol oynamislardi. Hümanistler ögrenmenin temelini dini temalardan cok dünyevi konulara cekmislerdi.
1494´ten 1525´e kadar Fransiz ordusu Italya´yi isgal altinda tutu. Bu istilalar İtalyan edebiyati ve sanatiyla temasi da beraberinde getirmisti. Bu iliski sayesinde Fransiz rönesansi hiz kazandi. 1500´lerin basinda Kral 1.Francis ve kiz kardesi Marguerita de Navarre hümanistlerin ve tebalarindaki diger yazarlarin taslaklariydi. Marguerite kendisi de bir yazardi. Kendi hikaye koleksiyonu Heptameronu (1558) Italyan Rönesans yazari Giovanni Boccaccio´nun 1300´lerde yazdigi Decameron üzerine yazmisti.
Francois Rabelais Fransiz Rönesansinin en ünlü kurgu yazari ve döneminin önde gelen tip otoritelerinde biriydi. Ana eseri Gargantua ve Pantagruel´dir. Bu neseli, cogu zaman da patavatsiz bes parcalik anlati 1532 ile 1564 arasinda yayimlandi. Rabelais, carpici ögretilerin ham sahnelerinin ve genelde vahsi fiziksel komedilerin anlik degisimlerle birlestirildigi bir bicimde yazmisti. Bu calisma, dönemin yasal, politik, dini ve toplumsal kurumlarini elestirmekteydi.
Pleiade, geleneksel tarzi kirip Yunan ve Roma modelli yeni bir Fransiz edebiyati yaratmaya calisan yedi sairden olusan bir gruptu. Pierre de Ronsard grubun önderiydi. Siirleri ask ve gencligin gecmesi gibi temalari betimleyen pastoral tarzda eski yazi bicimlerini kullanir. Ronsard´in siirlerinin kolay cekiciligi, dünyevi tecrübenin önemine derin adamisligi saklar. Yazini, yaslilik ve ölüm gibi bu tecrübelerin aci yanlarinin korkusuzca üzerine gitme becerisini gösterir.
Joachim du Bellay, Pleiade´nin baska bir üyesiydi. Fransiz edebiyatinda Italyan Rönesansi´ndan ödünc aldigi sone bicimini ilk kullanan sairdir. du Bellay, Fransiz Edebiyati´nin Savunmasi ve Yüceltilmesi adli önemli bir makale yazdi (1549). Makalede, Orta Cag boyunca cogu sair tartafindan kullanilan Latince´yi savunan sairlere karsi Fransizca´yi savundu. Du Bellay, Fransizca´nin Latince ya da Yunanca´nin rakibi olamadigini kabul etmekle beraberbu iki dilin olanaklarinin cokca kullanilmasi nedeniyle solmaya yuz tuttugunu, ancak Fransızca´nin bu sorunun cözümüne yeni bir soluk getirebilecegini düsünmekteydi. Fransiz yazarlarini, Fransizca´yi Yunanca ve Latince´den alintilarla, lehce ve teknik deyimler acisindan güclendirme cagrisi yapti.
Pleiade´nin baska bir üyesi Etienne Jodelle bir dramatistti. Ilk Fransiz komedisi Eugene (1552) ve ilk trajedi Kleopatra Mahkumu (1552) onun eserleridir.
Lyon, güneydeki Lyon kentinde ortaya cikan ve bünyesinde Maurice Sceve ve Parnette du Guilliot´yu barindiran baska bir sairler grubuydu. Sceve´nin siiri, gramer ve imgelerin karmasikligiyla ünlüdür. En önemli eseri, Delie (1544) adindaki dikkatle hazirlanmis 459 dizain (10 dizelik stanzlar) serisidir. Delie, sairin, Pernette de Guillot oldugu düsünülen bir kadina olan askini, asiklarin birbirlerine karsi kullandigi genelde erotik bir dille anlatmaktadir.
Michel de Montaigne denemeleri bir edebi bicim olarak kurgulamisti. Bir deneme, resmi olmayan konusma dilinde yaziliyordu. Montaigne´nin denemeleri genis bir klasik egitimle sekillenmisti. Tamamen kisiseldiler ve yazarin kendisi, bilgi, aliskanliklar, ölüm, geziler ve ögrenim gibi konular üzerindeki gevsek meditasyonlardan olusuyorlardi.
2. Klâsik Dönem Fransız Edebiyatı
Pierre Corneille (1606-1684), Klâsisizmin ilkelerini uygulayan ilk büyük tragedya şairidir. Onun oyunlarındaki kişilerin, tutkularıyla görevleri çatışır. Ancak sonunda güçlü iradeleriyle tutkularını bastırırlar. En önemli eserleri Le Cid, Horace, Cinnave Polyeucte’tür.İkinci önemli tragedya şairi Jean Racine (1639-699)’dir. Racine’in oyun kişileri tut-kularının, yazgılarının ve tanrıların esir olurlar. Başlıca eserleri And Romaque, İphige-nie, Phedre’dir.
Moliere (1622-1673) ise komedya alanında başarılı ürünler vermiştir. Toplum ve insandaki gülünç âdetleri, çirkin ve kötü huyları, kusurları sergileyerek, güldürerek düşündürmeyi, eğlendirerek öğretmeyi amaç edinmiştir. Başlıca eserleri şunlardır:Gülünç Kibarlar. Kadınlar Mektebi. Zorla Evlenme, Tartuffe, Don Juan, Zoraki Hekim,Cimri, Hastalık Hastası.La Fontaine (1621-1695) özellikle Aisopos’tan yararlanarak yazdığı fabllarıyla ünlüdür. En önemli eseri Fabllar’dır. La Rochefoucauld (1613-1680) özdeyiş (vecize), Boileau (1636-1711) eleştiri türü-nün, Descartes(1596-1650) ve Pascal(1623-1662) felsefe alanının önde gelen isimlerindendir.
Klasik Şiir
Francois de Malherbe ilk önemli Klasik sair ve en etkileyici olandi. 1600larin basinda Malherbe, Klasik yazinin temelini atan temiz, akilci ve ayik siirler yazdi. Jean de La Fontaine ve Nicolas Boileau-Despreaux da Klasik dönemin önde gelen sairlerindendiler. La Fontaine, Fabl (1668-1694) denen hayvan karakterleri üzerinde yazdigi kinayeli, ögretici, derinllikli ünlü hikayeler koleksiyonunu yazdi. Boileau da bu dönemde, zamaninin Klasik siirinin etkilenimlerini belirleyen yönetim ve asillik prensiplerini anlatan Sairlik Sanati (1674) eserini kaleme aldi.
Klasik drama uzun zaman Fransiz Klasizminin en büyük ifadesi olarak kabul gördü. Bu dönem boyunca, 12-hecelik dizeler – alexandrine – Fransiz dramasinin baskin siirsel ölcütü olarak kurulmustu. Bu dönemin en ünlü yazarlari Pierre Corneille, Jean Racine ve Moliere´dir.
Corneille ilk önemli trajedi yazari Klasiktir. Oyunlari, görev, sadakat ve askin cözünmez catismalarinin icinde yuzen asil karakterleri barindirir. Corneille, istek, otokontrol, onur ve özgürlügün önemine vurgu yapmistir. Trajedileri arasinda Cid (1637), Horace (1640) ve Polyeucte (1642) sayilabilir.
Racine, caginin Klasik trajedi yazarlarinin en büyügü olarak taninir. Karakterleri kontrol altina alamadiklari tutkularinin sarmalinda betimlenir. Melankolik bir dini pesimizm, eserlerinin cogunun yapisindadir. Racine, antik Yunan ve Roma eserlerini Andromaque (1667), Phedre (1677) ve Athalie (1691) gibi basyapitlarinda yeniden islemistir.
Moliere, Fransiz dramasinin en önde giden komedi yazaridir. En etkili oyunlari, toplumsal degerlerle catisan güclü karakterleri konu alan taslamalaridir. Moliere, en güzel komedilerini 1660´larin ortasinda yazmisti. Bunlarin arasinda Tartuffe, Don Juan ve Yabani sayilabilir.
3. Romantik Dönem Fransız Edebiyatı
En önemli romantik sanatçı Victor Hugo (1802-1885)’dur. O, Cromwell adlı dramının önsözünde romantizmin temel ilkelerini ortaya koymuştur. Şiir, roman ve oyunlarında tabiat, özgürlük, vatan, milliyetçilik gibi temalara yer vermiştir. Sefiller adlı romanında seçkin sınıftan olmayan halktan ve toplum dışında kalmış insanların da dünyalarına, duygu ve düşüncelerine yer vermiştir.Hugo’nun yanında Lamartine (1790-1869) ve Musset (1810-1857) de şiir türünde etkili olmuş şairlerdendirler.
Romantizm akiminin temelleri 1700´lerin sonunda atilmisti ancak yayilmasi 1800´lerin ortalarini buldu. Genel olarak Klasizm ve Nedensellik Cagi´na tepki olarak ortaya cikmisti. Romantik yazarlar, kendilerinden önceki dönemlerdeki asiri rasyonel ve cansiz edebi bicimleri reddettiler. Romantikler, neden üzerindeki hayalgücü ve duyguya vurgu yapmislardi. Edebi tasvirin daha özgür bicimlerini savunuyorlardi. Bir calismadaki en önemli etken yazarin kisiligiydi.
Preromantikler
Fransiz Romantizmi kendinden önceki Ingiliz, Ispanyol ve özellikle alman Romantik hareketlerinden etkilenmisti. Preromantikler denen bir grup Romantik, 19. Yüzyilda bu akimi bicimlendirmeye calistilar.
Jean-Jacques Rousseau, Nedensellik Cagi ile tanindi. Ancak, kendini tanimadaki istegi, dogal dünyaya karsi hassassligi ve hislere ve kendiligindenlige verdigi önem nedeniyle Romantizm´in de önde gelenlerinden biriydi. Rousseau ayni zamanda Romantikleri de lirik vezni ve tutkulu ama korkutucu aski tasviri ile Romantikleri de etkilemisti.Francois-Rene de Chateaubriand kurgulari ile önemli bir etki yaratti. Sikilganlik, yalnizlik ve keder duygularinin baskin oldugu yazinlari, Romantik edebiyatin temel öznelerinden biri oldu. Chateaubriand, Romantik yazinda temel bir karakter yaratti – dayanisan, tutkulu ve yanlis anlasilmis bir karsi-kahraman. Chateaubriand güclü dini duygulara sahipti ve bu calismalari Klasizm ve Nedensellik Cagi´nda sikca islenen Hristiyan Orta Cag figürüne olan ilgiyi yeniden canlandirdi. Madame de Stael, Fransiz Romantizmi´ne Edebiyat Üzerine (1800) ile kritik bir teori birakti. Alman romantizmini Fransiz Romantizmine Almanya Üzerine (1810) ile eklemledi. Şair Andre Chenier, Romantik sairlerce benimsenen birkac teknik yazin seklini siirine katti.
Romantik Şiir
1820´de Alfonso de Lamartine´in Peoetik Meditasyonlar kitabi ile baslamisti. Melankolik siirleri doga, ask ve terkedilmislikle ilgileniyordu.Victor Hugo, bir sair, dramaturg ve kurgu yazari olarak zamanindaki en büyük Romantik kabul edilir. Siirlerinin cogu renkli ve egzotik niteliktedir. Hugo´nun sonraki eserleri (Sonbahar Yapraklari (1831)) daha kisisel ve metidatiftir. İncelemeler (1856) karanlik baslar ve cevabi zor sorularla ilgilenir; evrendeki insanlik, ölümün kacinilmazligi ya da sevdiklerin kaybedilmesi. Alfred de Vigny, en cok Modern Siirleri (1826) ile taninir. Siirleri, yüksek kisiligin yalnizligi ve mutsuzlugu ile ilgilenen genellikle dramatik ve felsefi siirlerdir. [[ Alfred de Musset]], müthis lirik özelliklere sahipti. Melankoli ve müziksel siirleri ask, aci ve kederle ilgilenir. Geceler (1835-1837) siirlerinde Musset, kayip bir askin ardindan cektiklerini anlatir.
Romantik Drama
Romantik drama komedi ve trajediyi karistirarak tarihi konulari ve melodramik kosullarla ilgilendi. Victor Hugo ilk önemli romantik oyun olan Hernani´yi (1830) yazdi. Vigny´nin Chatterlon´u (1835) Romantik edebiyattaki popüler bir karakter olan dislanmis artisti konu edinir. Musset, yazinindaki mükemmellikle bilinen karmasik komediler yazmisti.
Romantik Kurgu
Iskoc Walter Scott´tan esinlenen bircok Romantik yazar tarihi romanlar yazdilar. Alexandre Dumas ünlü tarihi romani Üç Silahşörler´i (1844) bu dönemde kaleme almisti. Victor Hugo´nun Notre Dame´ın Kamburu (1831) Orta Cag Romantik hissiyatini yansitir. Eser ayni zamanda edebiyatin gücünü kullanarak toplumsal adaletsizlikleri düzeltme cabasini yansitir.Bazi Romantik yazarlar kurgunun daha gercekci bicimlerine yöneldiler. Honore de Balzac, George Sand ve Stendhal gibi yazarlar eserlerinde Romantik karakterleri barindirmaya devam ettiler. Ancak bu yazarlar, insan yasaminin toplumsal kosullarini ve doganin objektifligini yansitma amaciyla Romantizmlerini biraz degistirdiler.1829´dan baslayarak Balzac, İnsan Komedisi (1842-1848) adini verdigi yaklasik 100 roman ve hikaye yazdi. Bu seride zamaninin Fransiz toplumunu resmetmeye calisir. Balzac, güdülenmeleri ve etkilesimleri ile cesitli insanlari betimledi. Ayni zamanda toplumsal kurum ve degerlerin insane üzerindeki etkilerini – özellikle paraya karsi olan tutumun etkisini incelemisti.George Sand, kariyerine ask ve tutku üzerine yazilar yazan (Indiana (1832) ve Lelia (1833)) bir Fransiz kadininin takma adiydi. Daha sonra daha kirsal konulara döndü, özellikle köy hayatini anlattigi Seytanin Havuzu´ nda (1846) bu etki daha cok hissedilir.Stendhal, tutkulu ve güclü karakterlerle melodramik durumlari seven usta bir psikologdu. Tutku ve cikar arasindaki savasimi betimleyen temiz ve ironik bir tarz kullandi. En bilinen iki eseri Kirmizi ve Mavi (1830) ve Parma Manastiri´dir (1839).
4. Gerçekçi Dönem Fransız Edebiyatı
Honore de Balzac (1799-1850) her ne kadar romantik edebiyat döneminde yaşamış olsa da gerçekçiliğin (realizmin) müjdecisi olmuştur. Balzac kişileri ve toplumu enince ayrıntılılarıyla incelemiş, olayları ve olguları eleştirel bir tutumla sergilemiş, insanlar arası ilişkileri dikkatli bir gözle gözlemleyerek romanlarını yazmıştır. En önemli romanları: Goriot Baba ve Vadideki Zambak’tır.
Gerçekçiliğin müjdecilerinden bir başka yazar da Henri Beyle Stendhal (1783-1842)’dir. O da gördüklerini olduğu gibi, süslemeden yalın bir dil ve üslûpla aktar-mıştır. İnsanı içinde yaşadığı sosyal çevreden koparmadan vermiştir. Stendhal’e göre "roman, yol boyunca gezdirilen bir ayna olup, gördüklerini aynen yansıtır". Başlıca romanları: Kırmızı ve Siyah, Parma Manastırı.
Gustave Flaubert (1821-1880), romanlarında gözlemlediklerini kendi duygu ve düşüncelerine yer vermeden sergilemeye, hayatı olduğu gibi aktarmaya çalışmıştır.En önemli romanı Madam Bovary’dir.
Guy de Maupassant (1850-1893) da özellikle küçük hikâye türünde gerçekçi ürünler vermiştir. Hikâye türünde klâsik kurguya dayalı "Maupassant tarzı hikâye" denilen bir çığır açmıştır. Yani hikâye, sürükleyici bir merak unsuru barındırır. Giriş,gelişme, sonuç bağlamında devam edip etkili, çarpıcı ve vurucu bir sonla biter. Bu tarz hikâyede "olay" unsuruna önem verilir.Emile Zola(1840-1902), müspet bilimlerin deneysel olguculuğunu edebiyata uyar-layarak, doğalcılık (natüralizm) adı verilen gerçekçiliğin farklı bir anlayışını başlatmıştır.Doğalcılığın (natüralizm) temel ilkesi şudur: Gerekirciliğe (determinizm) göre nasıl müspet bilimlerde aynı koşullar aynı sonuçları doğurursa, kişiler ve toplumlar da içinde bulundukları doğal ve sosyal çevrelerinin ürünüdürler. Yani bir kişinin karakterinde, kimlik ve kişiliğinde doğuştan getirdiği biyolojik ve fizyolojik özelliklerinin yanında sosyal çevresinden aldığı eğitim ve kültür de belirleyici rol oynar. Zola bu yöntemi uygulayarak Meyhane, Germinal gibi deneysel roman denilen örnekler vermiştir.19. yüzyıl Fransa’sının en büyük ozanlarından Charles Baudehireise sembolizmin ve gerçeküstücülüğün öncüsü olmuştur.
5. 20. Yüzyıl Fransız Edebiyatı
Alman filozofu Heidegger’in ortaya attığı varoluşçu felsefeyi bu yüzyılda bazı Fransız yazarları edebiyata uyarlamışlardır. Varoluşçu düşünce kısaca şöyle ifade edilebilir: İnsan dünyaya geldikten sonra kendi varlığını gerçekleştirir, kendi özgün kişiliğini, özünü, bilincini kendisi oluşturur. İnsana kendisinden başka yol gösterebilecek kimse yoktur. Onun için özgürdür.
Jean Paul Sartre(1905-1980), insan doğasının en önemli unsurlarından biri olan öz-gürlük kavramını işlemiş, insan özgürlüğünün yasak ve yasalarla sınırlandırılamayacağını öne sürmüştür. Başlıca eserleri romanda Bulantı (1938), Özgürlük Yolları(1945); hikâyede Duvar (1930); Oyun: Sinekler (1942), Saygılı Yosma (1945), Kirli Eller (1948) dir.
Yine varoluşçu bir romancı olan Albert Camus (1913-1960) ise daha çok saçma kav-ramını irdelemiştir. Ona göre insanın içinde yaşadığı evren saçma, mantıksız, akıldışı ve anlamsız bir yapıya sahiptir. Dolayısıyla insan hayatı da saçmadır. İnsan hayatının anlamı, ancak saçmalık ve haksızlıklara başkaldırarak ortaya çıkar. İnsan salt doğruluk, iyilik, dostluk, barış, adalet için yaşamalıdır. Başlıca eserleri romanda: Yabancı (1942), Veba (1947), Düşüş (1956); tiyatroda: Yanlışlık (1944), Caligula’ (1945)dır.
Simone de Beauvoir (1908-1986), varoluşçu açıdan kadının sosyal, siyasî ve cinsel sorunları üzerinde durmuştur. Aynı zamanda feminist hareketin de öncülerinden-dir. Başlıca eserleri şunlardır: Konuk Kız (1943), Mandarenler (1954).Andre Malraux (1901-1976), İnsanlık Durumu, Büyük Yol, Umut, Melekle Savaş gibi eserlerinde olumsuz koşulların hâkim olduğu güler yüzlü cehennemin de insanın yalnızlığını, kaderiyle baş başa kaldığı dramatik macerasını anlatır.
belgesi-875