Geçen binlerce yıllık dönem içerisinde insanların sahip olduğu en büyük bilgi birikimlerinden birsi de, akşam vakitlerinde gözlemlerini yaptığı yıldızlar olmuştur. İlk zamanlarda belki bu gözlemler bilim olarak değerlendirilmemiş, sadece insanların gizem dünyalarına hitap ettiği şeklinde bir söylem olarak ele alınmıştır. Gizem kelimesini kendi çıkarları için kullanmak isteyen bazı uyanıklarda yüzyıllar boyu yıldızlara bakarak insanların kaderlerini bildiklerini ifade etmişlerdir.
Bir gizem olan yıldızlar ile ilgili çalışmaların matematiksel düzleme oturmaya başlaması ile beraber, gezegenlerin de yıldızlardan gelen ışıkları yansıttıkları ve daha ileriki yıllarda bu düzenlemelerin galaksi adı verilen sistemler bütünü içerisinde yer aldığı da tespit edilmiştir. Ancak bu tespitler yapılırken bir çok Avrupalı bilginde kendi sonunu hazırlamıştır. Bunlar arasında Galileo, Kepler, Kopernik gibi bilginleri verebiliriz. Hakeza bu bilginlerin yapmış olduğu çalışmalar ve bu çalışmalar neticesinde elde edilen veriler yüzlerce yıl önce doğulu ve Türk bilginler tarafından tespit edilmişti; buda olayın başka bir boyutunu oluşturmaktadır. Biruni, Ali Kuşcu gibi bilginlerde bu örneklemeye verebileceğim binlerce bilginden sadece ikisidir.
George Gamov adlı bilginin çalışmaları neticesinde Big-Bang adlı teorem ortaya atılmış ve ışık hızı ile ilgili çalışmalarında yoğunlaşması neticesinde bu teorem neredeyse kanun haline gelebilecek düzeye erişmiştir. Tayf incelemeleri sonuçlarına bakılarak evrenin gittikçe büyüdüğü ifadesi, ışık hızı ile ilgili verilere dayanılarak yapılmıştır. Yapılan spektrometre incelemelerinde kırmızıya kaçış olduğu tespit edilmiş ve buda evrende bulunan yıldızların birbirinden uzaklaştığı ifadesini kullanmamıza sebep olmaktadır.
Peki kırmızıya dönüş ifadesi nedir? Bu yazmış olduğum ifadenin açılımını fizikçiler son derece kolaylıkla anlayacaklardır. Ben bunu dalga ifadesinde kullanılan basit bir deney ile açıklamak isterim. Ancak vereceğim örnek bir ışık demeti olmayıp, denizdeki dalga hareketinde olacaktır… Siz denize bir taş attığınız zaman bir dalgalanma hareketi oluşur. Taş hareket ederken bu dalgalanma hareketi de sürer. Ancak dalgalanma farklıdır. Taşın su üzerinde ilerlediği ön tarafındaki dalgaların dalga boyu daha küçük, arkada kalanların dalga boyuda daha büyüktür. Aynı şekilde elektromanyetik spektrumda görünen ışık tayfında en büyük dalga boyuna sahip olan ışıklar kırmızı ışıklardır, en küçük dalga boyuna sahip olanlar ise mordur. Bu veriden sonra olayın açıklaması daha kolay olacaktır. Yıldızlar birbirinden uzaklaştıkları için en büyük dalga boyuna sahip kırmızı ışık tayfında bir görünüm sergilemektedir; eğer yaklaşacak olsalardı en küçük dalga boyuna sahip mor ışıkların hakimiyeti gözlenecekti.
İşin ilginç bir tarafı da, yıldızlardan gelen ışıkların bizlere milyonlarca yıl sonra ulaşmış olmalarıdır. Işığın saniyede yaklaşık üçyüzbin kilometre gibi bir hızla hareket ettiği düşünülürse uzaydaki büyüklüğün ne kadar uzun mesafelerle ifade edildiğini ortaya koyabiliriz. İşin garip tarafı, geçilemez denilen ışık hızını bazı parçacıkların geçtiklerinin tespiti de olayı daha derin boyutlara götürmektedir. Takyon adı verilen bu partiküllerin ise bizim evrenimizde bulunmaları mümkün görünmemektedir. Çünkü bizim evrenimiz ışık hızına göre ayarlanmıştır. Yani ışık hızının üstüne geçmek mümkün değildir, bu takyonların ise adına paralel evrenler adı verilen evrenlerden geldiği düşünülmektedir.
Bizim evrenimizde nasıl ki ışık hızını geçmek mümkün değildir, bu evrenlerde de ışık hızının altına inmek mümkün değil; şeklinde bir ifadeyi kullanmamız mümkündür. Bu olayı matematiksel veriler ile anlatmaya çalışan bilginlerin vermiş oldukları en güzel örnek ise imaginer sayılar bütünüdür. Örneğin bizim evrenimizde -1 sayısını karekök dışına çıkarma şansımız bulunmamaktadır. Bizim evrenimizde ışık hızını geçemeyeceğimiz gerçeği gibi.
Bu paralel evrenlerin ise karadeliklerin arkasında olduğunu düşünen bilginlerin ifadelerini sentez ettiğimiz zaman ise şöyle bir ifadeye ulaşmamız mümkündür: Işık hızı bütün paralel evrenler için sabittir, altındaki hızlar bizim evrenimiz için türev, üstündeki hızlar ise integral ifadesidir; aynı şekilde de paralel evrenler içinde ışık hızının üstü türev ve altındaki hızlar ise integral ifadesidir… Tahmin edeceğiniz üzere türevi yapmak kolaydır, integrali yapmak ise zordur. Önemli olan ise bu olayları matematiksel nicelikler bütününün üstünde somut bir şekilde ele alabilecek teknolojiyi üretmek için çalışmamızdır…
NOT: Bu yazımı eşim Remziye ŞAHİN ‘ e ithaf ediyorum.
belgesi-2331
İletişim kurmakta güçlük çeken insanları uzmanlar, "Zor İnsanlar" olarak adlandırılıyor. Zor insanlar, toplumdan topluma, kişiden…
01. Giriş Organik maddelerin veya bunların organik çözücülerdeki çözeltilerinin sudan uzaklaştırılması olayına kurutma…
01. Nessler Reaktifi ile Kokuşmanın (Amonyak) Belirlenmesi 01.01. Yöntemin Prensibi Kokuşmanı varlığı,…
01. Süt ve Süt Ürünlerinde Jelatin Aranması 01.01. Yöntemin Prensibi …
01. Yaş Gluten Tayini 01.01. Yöntemin Prensibi Buğdayda bulunan depo proteinine gluten…
SANAT EGITIMININ GEREKLILIGI - Uygar bir toplum yaratir - Insan ruhunu yuceltir, ruhsal gereksinmeleri doyurulur…