Canlı bilimi olarak adlandırılan ve canlılarla uğraş alanı bulan bilim dalına biyoloji adı verilmektedir.Biyoloji bilimi tarih içerisinde çok çeşitli ve ilkelden modern düzeye doğru bir gelişme gösteren bilimler toplamından oluşmuştur.Çok çeşitli diyorum,sadece sistematik bile kendi içerisinde taksonomik inceleme alanları ile birçok alt dala ayrılmış;olay sadece taksonomi ile bitmemiş,farmakoloji,embriyoloji,mikrobiyoloji,genetik vb Bu bilim dalları gibi bir çok alt dala ayrılmış ve bunların inceleme alanları ilkelden modern düzeye doğru olmuştur.
İlkelden modern düzeye olmak zorunda zaten…Öyle değil mi?Bir çok aletin gelişimi 16. yy dan itibaren olmamış mıdır?Teknik cihazların olmadığı yada ilkel sayılabilecek aletlerle ne yapılabilir?Bunlar sorgulandığı zaman sorunun cevabı kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.İlkel olduğu bilim tarihi incelendiğinde de daha belirgin bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
Yukarıda belirttiğim gibi,aletlerin gelişimi ile beraber,biyoloji bilimi de daha modern manada gelişim sahası içerisine girmiştir.Peki bu aletler sadece biyoloji bilimi ile meydana getirilmiş aletler midir?Tabi ki hayır…Bu aletlerin geliştirilme safhası içerisinde fizik,kimya,matematik gibi bir çok bilim dalından da istifade edilmiştir.Bu duruma göre “biyoloji bilimi diğer bilim dalları ile de iç içedir” diyebiliriz.Aslında doğru ama bir o kadar dar kapsamlı olan bu söylemi genişletmek istiyorum;”bütün bilim dalları bir biri ile iç içedir” deme ihtiyacını kendi içimde hissediyorum…
Biyoloji biliminin alt dalları olduğunu ifade etmiştim…Bu alt dallardan birisi de mikrobiyoloji adı verilen bilim dalıdır.Basit bir tanımlama ile ifade edersek,”mikrobiyoloji, canlı organizmalarda parazit olarak yaşayan canlıların ve bu canlılar ile konak olan canlıların birbiri ile olan etkileşimlerini inceler” diyebiliriz…
Mikrobiyoloji,parazit olarak yaşayan ve göz ile görülen bitten pireden tutunda;bakteri,virüs gibi gözle görülemeyen parazitler üzerinde de inceleme yapmaktadır.Bu incelemeyi yaparken,sadece bu canlılar değil,bu canlıların konakçı ile yani üzerinde yaşadığı canlılar ile olan ilişkilerine de eğilmektedir.
Mikrobiyolojinin incelediği bir sınıf ise mantarlar olup,bu mantarlar genel olarak gözle görülemeyen ve canlı organizmaya zarar veren tipte mantarlardır.Mantarların gözle görülenleri genel olarak hastalık yapmamakta,ancak amanita gibi mantarların yenmesi sonucu zehirlenmeler meydana gelmektedir ki;bu duruma “misetismus” adı verilmektedir.
Mantarlar ökaryotik canlılar olup eşeyli veya eşeysiz üreyen türleri mevcuttur.Hücre duvarları vardır.Cryptococcus neoformans gibi mantarlarda ise kapsül bulunmaktadır.Hücre duvarlarının yapısında kitin,glukan ve manan yer almaktadır.
Bazı mantarlar oda ısısında küf şeklinde,insan vücudunda ise maya şeklinde çoğalmaktadır.Bu tip mantarlara dimorfik mantarlar adı verilmektedir.
Mantarların neden olduğu rahatsızlıklardan bir kısmını da irdelemeden edemiyeceğim…Bunlardan ilki nezle benzeri reaksiyona neden olmalarıdır.Bazı mantarların neden olduğu bu reaksiyonlar virüslerin neden olduğu nezleden daha uzun süreli ve daha ağırdır.
Bazı mantarlar deri dışı yerlerde,örneğin saç,kıllar vb yerlerde rahatsızlıklara neden olur.Bu tip mantarlara örnek olarak Malassezia furfur (yaptığı hastalık;pityriasis versicolor),Exophiala werneckii(yaptığı hastalık;tinea nigra) verilebilinir.
Bazı mantarlar deride rahatsılıklara neden olabilir.Bu tip mantarlara örnek olarak Microsporum canis(yaptığı hastalık;tinea capitis) verilebilinir.
Bu tip mantarların yanı sıra iç organlarda rahatsızlık veren mantarlarda vardır.Menenjit gibi rahatsızlıklara neden olabilen bu tip mantarlar ise daha çok vücudun zayıf kaldığı durumlarda etkilidirler.
Mantarlardan korunmak için bazı tedbirler mevcuttur.Vücut hatlarının kuru tutlması,ayağın koruyucu bir ayakkabı ile kapatılması ve alerjen olunan şeylerden kaçınılması söylenebilir…
belgesi-2165
Çeşitli kişilik testleri belli gruptan insanlar arasındaki benzerlikleri vurgular. Yine de, diğerleriyle olan tüm benzerliklerine…
Boşaltım sistemi vücutta homeostazın sağlanmasında çok önemli bir yere sahiptir.Böbrekler, üreterler ve mesaneden oluşan boşaltım…
Büyük Atatürk'ün ölümünü takip eden günlerde, o zamanlar yalnız Avrupa'nın değil, dünyanın en güçlü günlük…
Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selânik'te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne Caddesi'ndeki üç katlı pembe evde doğdu.…