Her şeyden önce bütün Fransızların vardığı hüküm şu: Bizim milliyetçilerimiz soruna kendi kişiliklerini koruyarak tek açıdan bakıyorlar. Onlar için bugünkü sorunlar, temsil ettikleri ülkenin siyasî nüfuzunun artması ve yayılmasıdır. Ama bunların kendi ülkelerinin sorunları karşısında kayıtsız kalmak da mümkün değil.
Burada her Fransız grubu, İngiltere’nin saldırgan tutumunu, hükûmetlerinin hareketsizliğini ve çok sınırlı olan faaliyetini lânetlemektedir. Doğu milletlerinin, kendilerini destekleyen ve koruyanları sevmek ve ödüllendirmek ihtiyacında olduklarını Fransa bir türlü anlayamamaktadır. Bu insanlar çok iyi müşteri, fakat yenilmez bir rakip, tenkitleri çok acı dostlardır.
Yine her şeye rağmen Fransa, onlarca tercih edilen bir ülkedir, zira, onun yanında küçülmeden yaşanılabilir. Bir de, onun İslâm politikasındaki büyük formülü, -Mareşal Lyautey’in bulduğu- İngilizlerin sömürgelerde uyguladıkları formüle taban tabana zıttır. Onlar kendi formüllerine sıkıca bağlıdırlar. Fransa ise, idaresi altındaki milletlerin ilerleme ve siyasî olgunlaşma hareketine karşı anlayış göstermek zorunda olduğu inancındadır. Çünkü bu hareketlere başlangıçta kendisi ön ayak olmuştur. İşte Türk milliyetçilerinin Fransa hakkında düşündükleri.
Bizi kim idare edecek? 1919 Eylül’ünde herkesin birbirine sorduğu bu sorunun cevabı şöyle: Düşünülenlerden çok gelenekler ve aile içindeki kanunlar. Herkesin barbar dedikleri bu insanlar ise gerçekte medenîdirler, mizahları, felsefeleri Fransızların karakterine çok uymaktadır.
Aksine, onların göstermek istedikleri sevgi, idarî hatalar yüzünden kin ve nefrete dönüşmektedir. İşte, İngiliz sömürgecilerinin bir türlü anlayamadıkları husus bu noktada düğümlenir. Bu da, onların başarısızlıklarının sebebi olacak ve bütün Asya milletleri İngiliz gururuna karşı ayaklanacaktır.
Kaynak: Kurtuluş Savaşı Sırasında Türk Milliyetçiliği
belgesi-2643
Boşaltım sistemi vücutta homeostazın sağlanmasında çok önemli bir yere sahiptir.Böbrekler, üreterler ve mesaneden oluşan boşaltım…
Büyük Atatürk'ün ölümünü takip eden günlerde, o zamanlar yalnız Avrupa'nın değil, dünyanın en güçlü günlük…
Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selânik'te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne Caddesi'ndeki üç katlı pembe evde doğdu.…
Eğer bir insanın başına 'elektroensephalograf' (ezberlemeniz gerekmez!) adını taşıyan bir cihaz bağlarsanız, o insanın yaydığı…