Biyoloji bilimi insanlığın en eski çalışma sahasını oluşturmuş ve günümüzde de oluşturmaya devam etmektedir.İlk insanlar belki bir bilim ifadesi içerisinde kullanmamışlar,ancak hangi bitki zehirli,hangi bitki yenebilir;hangi hayvan saldırgan ve hangi hayvan sadece ot yer gibi çalışmalar içerisine girmişler ve neticede bilim adı altında toplanmasa bile,bilimin temelleri atılmış olmuştur.
Konu ile ilgili en eski çalışmaları yapan ise,felsefenin babası olarak adlandırılan ve bir çok bilimin içerisinde eli olan Aristo’dur.Aristo canlılarda bir sınıflandırma düzeneği kurmuş ve toplamış olduğu canlıları bu sınıflandırma içerisinde adlandırmıştır.
Biyoloji bilimi ile ilgili çalışmalara önem veren diğer bir bilgin ise İbni Sina olup,daha çok insan biyolojisi üzerine yönlenmiştir.20.yy’a gelinceye kadar yazmış olduğu kitaplar Dünya’nın bir çok üniversitesinde okutulmuştur.Bu kitaplardan ikisi ise “kanun” ve “şifa” adlı kitaplar olup,insanlığa yol göstermesi açısından çok önemli yerleri olmuştur.
Avrupalı bilginler hastalığa neden olan etkenlerim gözle görülemeyecek canlılar olduğunu bilmezken,bizim kültürümüzde yetişen bilginler,özellikle de bu bilginler içinden Akşemseddin,hastalığa neden olan canlıların gözle görülemeyecek kadar küçük canlılar olduğunu ifade etmiştir.
Biyoloji bilimi kendi içerisinde bir çok alt bölüme ayrılmış ve bu dallardan biri olarak da “mikrobiyoloji” ifade sahasını bulmuştur.Nedir mikrobiyoloji?Genel ifade ile hastalık etkeni olan ve adına mikrop denilen canlıları ele alan ve inceleyen bir bilim dalıdır.Mikrobiyoloji biliminin inceleme sahası,özellikle mikroskop adı verilen aletin icadı ile büyük sahalara ulaşmıştır.Anti parantez bir ifade ile abiyogenez ifadesi yerine biyogenez ifadesinin kullanılmaya başlanması ile,mikrobiyoloji daha geniş bir anlam kazanmıştır.
Nedir abiyogenez?Nedir biyogenez?Abiyogenez ve biyogenez ifadeleri birer hipotez olup,abiyogenez hipotezi canlıların cansız varlıklardan kendiliğinden çoğaldığını ifade etmiştir.Bunu ispatlamaya çalışan bilgin ise deneyinde açıkta bırakılmış besinler üzerinde oluşan larvaları göstermiştir.Ancak bunun aksini düşünen bilginin yaptığı denemede besinleri delikli tel ile çevrili bir dolaba koymuş ve belli süre beklendikten sonra larva oluşumunun olmadığını ispatlamıştır.Olayın açıklamasını yapan biyogenez savunucusu bilgin,ilk deneyde açıkta bırakılan besinin üzerine konan sineklerin larva yumurtalarını bıraktıklarını ve bu nedenden dolayı da larvaların oluştuğunu ifade etmiştir.Daha sonra telli dolaba koyma eylemi sonucu sineklerin besinler üzerine yumurtalarını bırakamadıklarını ve larva oluşumunun olmadığını açıklamıştır.Bu deneyler sonucunda abiyogenez hipotezinin yanlış olduğu ve doğru hipotezin ise biyogenez olduğu ortaya çıkmıştır.
Canlıların yine canlılardan çoğaldığının ispatı ile beraber gözle görülemeyecek canlılarından yine kendileri gibi canlılardan çoğaldığı ifadesi de yerini bulmuştur.Biyogenez hipotezine bağlı olarak,canlıların büyüyebilmesi için besine ihtiyaçlarının olduğu ifadeside olaya daha geniş bir boyut kazandırmıştır.Besine ihtiyaç duyan canlıların sadece gözle görülebilen canlılar olmadığı,gözle görülemeyen canlılarında yaşayabilmek için besine ihtiyaç duydukları ifade edilmiştir.Bu ifade sonucu ise canlıların beslenme şekilleri sınıflandırılmıştır.
Sınıflandırma sonucu bazı canlıların yaşamlarını sürdürebilmeleri için diğer canlıları kullanmaları gerektiği ortaya çıkmıştır.Bu kullanımda bazı tip canlılar beraber yaşadığı canlıya zarar vermezken,bazı birlikteliklerde konak olan canlının zarar gördüğü ve bu canlı üzerinde yaşayan canlının da bir parazit olduğu ifadesi yer almıştır.
Parazit olan canlılarla uğraşmak içinde biyoloji bilimi altında yeni bir alt dal oluşturulmuş ve bu bilim dalına da mikrobiyoloji adı verilmiştir.
Mikrobiyoloji,canlılara zarar veren asalaklardan tutunda bakterilere,mantarlara,virüslere varıncaya kadar geniş bir canlı grubunu inceleme sahasına almıştır.Sadece insanlara özgün bir hücreli canlılarla uğraşan mikrobiyoloji ifadesi ise tıbbi mikrobiyolojisi adını almıştır.
Not:Bu yazımı değerli ve düzeyli hocam Zahide Ülya Nurullahoğlu’na ithaf ediyorum.
belgesi-2166
FECRİ ATİ EDEBİYATI Servet-i fünun edebiyatının devamı niteliğinde olan fecr-i ati topluluğu,1909 yılında ortaya…
ÖZELLİKLER: Boyut: 28x8x6 cm Ağırlık: 850gr Ekran: Yok Devre sayısı: 30 Konuşma süresi: 35 dakika…
There are two kinds of questions: yes or no questions and wh- questions. You ask…
A positive sentence tells you that something is so. A sentence that tells you something…
Use the base form of a verb to give commands or make direct requests. This…
A sentence is a group of words that expresses a complete thought. A sentence must…