Bir kac cumle ile kuantum alan kurami soyle anlatilabilir: Kutle ve enerji Einstein ‘in E= m.c2 formulune gore birbirine cevrilebilir. Bos uzay gercekte o kadar da bos degildir( casimir etkisi). Saniyenin 10 milyar kere tirilyonda biri (10* uzeri 22) suresince ortaya cikip kaybolan parcaciklarla doludur. Iki temel parcacik aralarinda kuantum alanini ileten parcacik yani” kuantum alaninin kuantumu ”( Aslinda bir parcacigin alansal yapisini yine bir parcacik cinsinden elemanter parcacik kumeleri etkisi ve dagilimiyla aciklamak bir paradokstur) alis verisi yaparak etkilesirler. Bu yorumla bos uzayda bile parcacik karsit parcacik ciftlerinin surgit kendiliklerinden olusup – yokolmalari (vakum calkalanmalari) aciklanabilmektedir. Kuantum alan kuraminda parcaciklarin (proton, notron,elektron,pozitronlar, mezonlar…) kuantum vakumunda nasil ortaya cikip kaybolduklari henuz tam olarak anlasilmis degildir. Ama Einstein’ in genel gorecelik ve Maxwell ‘in elektromanyetik kuramlari cercevesinde salt uzay-zaman levhasindaki mikroskopik noktalarda meydana gelen bukulmelerin atom alti olceklerde yeni parcaciklarin olusmasini saglayabilecegini biliyoruz. Bu baglamda kuantum kuraminin genel gorecelik kuraminin ayaklari ustunde durdugunu soylemek yanlis olmaz. Peki ama salt uzay-zaman levhasi nedir. Isigin icerisinden yayildigi ortam tam olarak nedir. IsIk gercekten bir sey icinde mi yayilir. Yada zaman ve uzayin cizgileri isigin elektromanyetik alansal cizgilerinin bir ifadesimidir? kuantum alan kurami; isIk fotonlarinin yada dalgalarinin yada elektron, proton, notron.. gibi atom parcaciklarinin ortaya cikis ve kaybolus sureci hakkinda tam bir fikir sahibi olmasada bu iki surec arasinda her tur parcacigin sacinip dagilmasi esnasindaki devinim sureci boyunca bu parcaciklara ait davranislarin bir dizi olasilik hesaplari (kuantum dalga fonksiyonu) cinsinden ifade edilmesine yarayan matematiksel bir teknik dildir.
Eger Zaman ve IsIk uzerine tam bir bilgiye sahip olsaydik uzay/zaman da solucan deliklerini, boyut degistirmeyi, karsit yercekimi dalgalarini, zaman kaymasi fenomenini, zaman yolculugunu tam olarak anlayabilirdik. Ve uzay gemilerimizi isIk hizi ve ustu hizlarda zaman akimlari boyunca yurutebilirdik. Uzay/zaman’in duz cizgilerini istedigimiz gibi egip -bukebilirdik. Bosluk dedigimiz alana hayali mikroskoplarimizi yoneltip baktigimizda orda bir isIk frekansi havuzunu gorecektik. Mikroskopun gorus gucunu arttirdigimizda karsimiza salt uzay/zaman cizgilerine burunmus elektromanyetik bir kopuk cikacakti ! Ve bu boslukta bir var olan bir yok olan parcacik bulutuyla karsilasacaktik. Bu durumda kendimize sorariz ”bir seye ne zaman tam olarak parcacik denir ve ne zaman bu parcaciklar bos uzayin bir ogesi olarak ele alinabilir ?” Iste fizigin tum gizemi bu atom alti olcekteki dunyada gizlidir. Tam bu noktada ‘alan’ parcaciga, parcacik ‘ta alan ‘a donusur. Ve uzay-zaman cizgileri birbirine karisir. Kuantum kopugunde, kuantum fiziginin denklemleriyle genel gorecelik denklemleri birbiri icerisinde eriyerek tek bir ”etki kuantumunun” gizli ve derin yapisini anlatan yeni bir denkleme donusur.Bu yeni denklemler parcaciklari; ucboyutlu uzay-zaman kafes cizgilerinin bir dorduncu boyut dogrultusunda kendi ustune cokup girdaplasarak olusan ucboyutlu kuresel isIk vorteksleri olarak tanimlar. Bu durum enerjinin maddesel bir parcaciga donusmesidir.Buna gore bir parcacigin yok olmasi o parcacigi olusturan ‘kendi ustune dugumlenen uzay-zaman cizgilerinin’ acilip serbest kalmasi anlamina gelir.Bu bir baska anlamda maddenin enerjiye cevrilmesidir. Iyi ama bu durum kendi uzay yada zaman boyutumuzun disina cikmak anlamina gelmez! Peki bir parcacik orijinal haliyle zaman-uzayin kapali cizgileri boyunca nasil yerdegistirebilir.Parcacikla birlikte parcacigi yansitan uzay-zaman cercevesini kesip baska bir uzay-zaman cercevesi ile kaynastirip birlestirmek nasil mumkun olabilir.Belli buyuklukteki bir parcacik icin kuantum vakumu dalgalanmalari hissedilmeyecek kadar zayiftir.Boyle bir parcacik kendi cevresindeki uzay-zaman kafesini bozup yonlendirerek kendisini yercekimsel bir dalga ustunde uzay-zamanin kafes cizgileri boyunca sorf yaparcasina kaydirip sevk edebilir.
Isigin davranisini anlamak icin hiperuzaya ve yuksek boyutlara acilmaktan baska care yoktur. Benim arastirmalarim gostermistir ‘ki isIk enerjisi uzayda yer isgal eden ve uzay dan ayri bir dalga formu degildir. IsIk enerjisi uzay dokusu yada alani denebilecek vakum enerjisinin kendisidir. Yani buna gore isIk, uzayda yayilan bir sey degildir. IsIk, zaman akimi boyunca uzaysal enerji dokusunun ”kaynatilarak kopuklestirilip dalgalar biciminde” gecen zaman icerisinde uzayda yayiliyormus gibi gosterime sokulan bir zaman dalgalanmasidir. Isigin yayilmasi, uc boyutlu enerjinin kendini ust boyuta dogru( kendi boyutunu) acarak kendisini titresimler bicimde uzatip-acarak-genisleterek- enerjinin surdurulen hareketi biciminde kendisini bir zaman akimi olarak -gostermesinden ibarettir. Zaman akimi ve isigin yayilmasi -icsel titresim dongusu- arasinda bir baglanti vardir.Bu formule edilebilirse zaman akiminin fiziksel bir gercek oldugu ortaya konulabilir. IsIk enerjisinin ic titresim modlarina dogrudan bir etki ile fiziksel olarak zaman akimini yavaslatmak hizlandirmak yada zaman akiminin ilerisine ve gerisine dogru uzay/zaman da bukulmeler yaratmak olasi hale gelir.
Bu kuramin kuantum bicimindeyse kabaca uzayin her noktasinda bir kuantum harmonik osilatoru bulunur. Ve bu ”nokta” zaman ‘ la ozdeslestirilebilecek bir parametredir. Zamanin akim hizi ve bu harmonik osilatorun temel isIk hiziyla ozdes hiz frekansi birbirine senkronizedir. Enerji ile zaman iliskisine dair zamanin, enerjinin uretilme ”ritmi” ne daha dogrusu enerjinin kendi degerini aynen-tekrarlama (yani kendini aynen-yeniden- uretme) frekansina bagli oldugunu bilmeliyiz. Alan, her yere dagilmis fiziksel bir sistem oldugu icin, her noktada ayni dalga frekansi ”f ” gecerlidir; boylece her noktada (uzay-zaman noktasi) enerjileri h x f ‘ nin tam sayi katlari olan ”alan tanecikleri ” yani fotonlar uretilebilir.Ve alani yaratanda yada duz uzay/zaman levhasina neden olan seyde bu her bir nokta arasindaki eszamanlilik uyumudur. Evrendeki hersey bu isIk titresimlerinden bu foton noktalarindan olusur. Titresim frekanslarinda milyonlarca degismeler vardir. Ancak, bilindigi gibi hic bir sey isIk hizindan daha hizli titresmez. Isiga ait her bir renk bandi yada frekansi farkli bir hizda titresir. Bilim adamlari isigi yada evren denen bu elektromanyetik isIk havuzunu birbirinden ayri bant ve dalga boylarindaki isima gamlarindan ve hiz frekanslarindan olusmus bir frekans havuzu gibi goruyorlar. Biz bu alana sifir nokta enerjisi yada kuantum boslugu adini veriyoruz. Eger evreni isIk hizi frekansinda titresen tek bir isIk frekansi ve dalga boyu bandi gibi gorebilirsek ( tek bir evrensel dalga fonksiyonu= ZAMAN DALGASI = Bir AN ) ve evreni tek bir butunsel yapi olarak gorebilirsek Einstein’ in salt uzay -zaman alanina ulasabiliriz.
Boylece zaman ‘ in akis hizi zaman/uzay salt alaninin temel titresim oranina (frekansina) ve devir adedine bagli olmus olur. Iste zaman/uzay salt alaninin bu temel titresim devrindeki harmonik sapmalar salt uzay/zaman geometrisinde boyutsal bir faz degisimi olan uzay/zaman egriligi olarak karsimiza cikar bu baglamda yercekiminide uzay/zamanla birlikte varolabilen bir fenomen olarak ortaya koymus oluruz. Bir bakima yercekimi zaman icerisinde meydana gelen hafif bir zaman kaymasidir. Yani yercekimi denen uzay egriligi, uzay alani icerisindeki kuantum vakumuna ait her bir noktanin diger bir noktayla olan eszamanlilik uyumunun yitirilerek zamansal bir faz farkininin meydana gelmesi olayidir.Ve bu da kutlecekiminin kuantum harmonik osilatorundeki titresimsel bir sapma olarak ortaya ciktigini gostermis olur. Boylece ”uzay/zaman cizgilerine bagli bir maddeyi” olusturan atom-alti zerrelerin elektromanyetik enerjisini hizlandirarak bir tur zaman kaymasi etkisi denebilecek boyutsal bir faz degisimi yaratabiliriz. Ve boylelikle PHILADELPHIA DENEYI’ nde sozu edilen geminin, ”alansal enerjilerin karsilikli rezonansi ve catistirilmasi ilkesiyle” maddenin (geminin) zaman fazinda da bir degisme yaratabilmemiz ve geminin ortadan kaybolmasi olanakli hale gelmektedir. Bu deney bir yalan yada bir fantezi urunu olsada bu dusunce bir gercektir!
Zamanin zaman yolculuguna iliskin niteligini aciklarken su iki soru vardir: Birincisi zaman nelerden olusur sorusu -birbirine kopmaz zincirlerle bagli tarih orgusunden mi ya da ustuste veya yanyana konmus "AN" lardan mi?
Bir dorduncu boyutta ust-uste binen ya da yanyana gelen iki ayri zaman dilimindeki- iki ayri olayi -uc boyutlu zihnimizle hayal edebilmek oldukca guctur.Zaman’i fiziksel bir uzunluk olarak gorebilmeyi basardigimizda onu egip-bukerek gecmisin ve gelecegin fiziksel noktalariyla bitistirebilecegimiz gercegi ortaya cikar. Zaman, cok plastiksi bukulup-katlanilabilen bir akistir, bir boyuttur ya da bir uzamdir derken ‘zaman fenomeninin’ enerji alanlarina bagli bir titresimsel ritmin yansimasi oldugunu bilmeliyiz.Uzaya bagli bu farkli zaman frekanslarinin -birbirine devreden zaman titresimlerinin- uzayda yaratilacak guclu elektromanyetik uyaranlar karsisinda birbirleriyle senkron hale gelebilecegini ve bu frekanslarin ustuste binip catisabilecegini ifade etmek istiyorum.Dev elektromanyetik duzeneklerce ‘uzay-zamanin enerji vakumu’ icerisinde yaratilan catisma alanlarinin ortasina dusen insanlar ve cisimler, gemiler ve ucaklarda uzay-zamanin makroskopik olceklerde kendi ustune bukulup- egrilen cizgilerince zamanda ya da mekanda kaymalara ugrayabilirler. Aslinda zaman boyutlarinin dorduncu boyutta asili duran elektromanyetik bir frekanslar butunu oldugunu kavradigimizda, kati sandigimiz, gercek dedigimiz tum yasamimizi paylastigimiz hersey tum binalar, bu gezegen, yildizlar, hatta uzay boslugunun kendisi bile ve hatta tum bunlari yansitan-icine alan ‘Gecmis-Simdi-Gelecek’ dedigimiz zaman kaliplarinin bile dev bir elektromanyetik seraptan baska bir sey olmadigini idrak ederiz.Bu bilgi bize kendi zaman boyutumuzu nasil etkileyerek degistirebilecegimize dair derin bir ongoru sunar! Sonucta basit bir anlamda zaman makinesi modeli yuksek guc ve frekanslarda elektromanyetik alanlar ureten bir arac olarak karsimiza cikar. Bu arac kendi alansal enerjisiyle ”bir alan frekansi yapisinda olan zaman’a” dogrudan etki ederek bir tur frekans bandi yapisinda olan zaman dalgalari(boyutu) icerisinde ileri ve geri yerdegistirebilir.
Bilinmelidir ki gecmis, gelecek ve simdi, ardardina gelen, devreler halinde birbirini takip eden titresimler serisidir.Simdi’ki zaman’i belirleyen titresim dalgasinin genligi-dalga boyu ve vurus genisligi ustunde bir sapma yaratarak zaman frekanslari arasinda karisIklik yaratarak bir zaman diliminden digerine sicrayabiliriz. Zaman cizgisinin kendisi ust- uste binen uc boyutlu elektromanyetik frekanslardan kurulu bir hologramlar butununu temsil eder. Her bir AN bir uzay/zaman hologrami’ni ifade eder. Bu hologramin fiziksel yapisi ‘uc boyutlu elektromanyetik bir isIk havuzu’ olarak gorulmeli. Matematiksel olarak nokta hareketle cizgiyi, cizgi hareketle yuzeyi meydana getirdigi gibi AN’sal noktalar( biribirine devreden titresimsel atmalar)da hareketle zaman cizgisini meydana getirir. Ve boylece ustuste binerek, yanyana gelerek birbirini tamamlayan boyutlar silsilesi ortaya cikar.
Aslinda icinde bulundugumuz gerceklik zaman yolculari tarafindan binlerce kez degistirilmis orijinal gercekligin carpitilmis bir hali olabilir.Insan anilari ve bellegi de zaman ve uzay matriksinin bir parcasi oldugu icin zamanin icindeki insan bu degisIkligi asla fark edemez! Bize sanki gecmis hep ayni gecmis gibi gelir.Ama ‘gercek’ gormek istemeyeceginiz kadar esnek, kaotik ve plastiksi bir yapidir. Sonsuz gecmis ve gelecek birbiriyle kuvantum vakumu duzeyinde grift bir baglanti icerisindedir. Gecmis ve gelecek ic ice frekanslar halinde yasanir. Gecmistekiler bizi kendi ”simdi” lerinden algilayabilecekleri gibi bizde simdiden gelecege ait goruntu, ses ve bilgileri yakalayabiliriz. Tarihin degistirilebilecegi dusuncesi catallasan zaman/tarih dusuncesini de beraberinde getirir. Yani gecmisi degistirirseniz, ozgun zaman akisina -ki ozgunlugu her zaman bir soru isareti tasir zaman yolculugu olasiliginin kabullenilmesiyle beraber- paralel yeni bir zaman akisi olusabilir.. Nazi Almanya’sinin dunya savasini kazandigi bir tarih bunun olmadigi bir tarihle yanyana ayri bir evren olarak var olabilir. Bunlara en iyi ornekler "alternatif tarih" oykuleridir. "Paralel dunyalar" ya da "paralel zamanlar" evrenin ve zamanin, zaman yolculuguna izin veren yapisini aciklar.Aslinda bir gerceklik ve tek bir dunya vardir.Fakat olasi potansiyeller sonsuzdur.Yani belki dunyada ilk soyleyen kisilerden biri olacagim fakat zamanin derin sirrini anlayanlar sanildigi gibi ayni AN’da bir cok alternatif dunyanin illede bir arada olmasina gerek olmadigini anlayabilirler.Sanildigi gibi bir yerlerde varoldugu sanilan ”alternatif zaman cizgileri” sadece matematiksel olarak evrenin olasi egilimleri dizgesinin soyut bir olcumu olarakta varolabilir. Fakat gercekte olan tek bir dunyadir, bir cok dunya gercegi degil..! Soz konusu olan tek bir gercekliktir.
Kaynak: zamandayolculuk.com
belgesi-1212
Boşaltım sistemi vücutta homeostazın sağlanmasında çok önemli bir yere sahiptir.Böbrekler, üreterler ve mesaneden oluşan boşaltım…
Büyük Atatürk'ün ölümünü takip eden günlerde, o zamanlar yalnız Avrupa'nın değil, dünyanın en güçlü günlük…
Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selânik'te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne Caddesi'ndeki üç katlı pembe evde doğdu.…
Eğer bir insanın başına 'elektroensephalograf' (ezberlemeniz gerekmez!) adını taşıyan bir cihaz bağlarsanız, o insanın yaydığı…