Açık bir havada, kuzeyden esen rüzgârla sabahın ilk güneşi altında İzmir çok güzel görünüyor. Limanda birkaç gemi var, fakat rıhtımlar bomboş. Ne bir araba, ne bir at, hatta bir eşek. Görünürde insan bile yok. Şehrin üzerinden geçen bir felâket kasırgası sanki insanları yok etmiş. Her tarafta Rumca isim ve yazılar, ama dükkânlarda kimseler yok. Banko di Roma’nın binası harap olmuş. İzmir’i ölümüne götüren, onu âdeta donduran müthiş felâket nedir acaba? Bu soruya, “Savaştır” diye cevap verecekler. Yunanlılar her şeye el koydular ve aldılar, işler durdu. Artık gemilerin yüklerini boşaltacak işçi bile bulunmuyor. Bu yüzden gemiler geldikleri gibi gidiyorlar. Ticaret ve transit işleri, her şey durmuş. Herkes bitmeyen savaşa lanet okuyor.

 

Yanına güçlü muhafızlar almadan, şehirden üç kilometre uzağa gitmek imkânsız. Köylüler tarla ve bahçelerini ellerinde silâhla korumaktalar. Civardaki dağlardan geçilemiyor. Bütün asker kaçakları oraların hâkimi. Bu ilkbaharda da ekim yapılamadı ve zengin vilâyet harabeye döndü. Vilâyetin diğer bölgelerinden tecrit edilen İzmir ruhsuz bir vücut gibi.

 

Burada oturmaya mecbur olanlara, ışığın parklaklığından, dekorun güzelliğinden falan bahsetmeyin. Zira o zaman, yapmış olduğunuz bu yanlışlıktan sizi kurtarmak istercesine, hafif bir tebessümle, bugün Doğu’da iyimserliğin yerini kötümserliğin almış olduğunu hatırlatacaklardır. Biraz daha az güzellik, fakat biraz daha çok güvenlik olsun. Olumlu yolda atılan birkaç adım ve savaşın bir an önce sona ermesi, işte genel istek bu. Savaş hummasına kendilerini kaptırmamış olan bazı Yunanlılar da böyle düşünüyorlar. Yunanlı tüccarlar da öyle. Fransızlar ve önceleri çok iyi bir durumda olan İngiliz ticaret şirketleri acaba ne düşünüyorlar? Bu bir çılgınlıktır ve Avrupa kendini kaybetmiştir. Kavga ne biçimde biterse bitsin, eğer bu delice savaşı durdurmak için bir müdahalede bulunulmazsa memleket tamamen harebeye dönecektir.

 

Yunan kurmay heyeti son deveyi ve el arabasını alarak gitti. Rıhtımda tek bir Yunan jandarması var. Sicilia, kendi olanaklarıyla birkaç ton ticarî eşyayı rıhtıma boşaltabildi.

 

Kaynak: Kurtuluş Savaşı Sırasında Türk Milliyetçiliği
belgesi-2695

Belgeci

Share
Published by
Belgeci

Recent Posts

BİOGAZ

İnsanoğlunun çok süratli bir şekilde artan ihtiyaçlarına cevap veren sosyal ve endüstriyel gelişmeler, beraberinde bazı…

54 dakika ago

Boşaltım Sistemi

Boşaltım sistemi vücutta homeostazın sağlanmasında çok önemli bir yere sahiptir.Böbrekler, üreterler ve mesaneden oluşan boşaltım…

13 saat ago

Atatürk ve Spor

Büyük Atatürk'ün ölümünü takip eden günlerde, o zamanlar yalnız Avrupa'nın değil, dünyanın en güçlü günlük…

1 gün ago

Atatürk’ün Hayatı

 Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selânik'te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne Caddesi'ndeki üç katlı pembe evde doğdu.…

2 gün ago

Özdeşlik

Bir şeyin başka bir şey değil de zorunlu olarak kendisi olması; bir şeyin kendisiyle bir…

2 gün ago

Uyurken Beynimiz Neler Yapıyor ?

Eğer bir insanın başına 'elektroensephalograf' (ezberlemeniz gerekmez!) adını taşıyan bir cihaz bağlarsanız, o insanın yaydığı…

3 gün ago