Tam Turkcesi ”Gorecelik Teorisi” olan izafiyet teorisi uc bolume ayrilir.Bir bolumu cesitli hizlardaki araolar veya maddelerde gecen zamanin, uzay-zaman icinde degisIk konumlarda bulunan gozlemcilere gore ”goreceli” oldugunu varsayan bir teoridir.Unlu fizikci Einstein, sonlu ve egrisel oldugunu dusundugu evrenin dort boyutlu oldugunu, dorduncu boyutun zaman oldugunu ileri surmustu.Mesela isIk hizina yakin bir suratle giden bir uzay gemisini, dunyada ikizi bulunan birinin kullandigini varsayalim.10 yillik bir seyahate cikip dunyaya geri dondugunde, uzay gemisini kullanan ikiz, dunyada kendisini bekleyen ikizinden daha genc olarak dunyaya ayak basacaktir.Uzay gemisini kullanan ikiz isIk hizina yakin bir suratle hareket ettigi icin, onun saatiyle on yil , dunyadaki kardesinin saatiyle 15-20 yil olabilecektir.
Zaman, degismeyen degisimler butunudur!
Diger bir tanima gore: …Pekala, bakin siz insanlar zamani dogrusal (lineer) bicimde algiliyorsunuz. Zaman aslinda dogrusal degildir.Bilmelisiniz ki zaman, uzay gibi egrilebilir-katlanabilir-genisleyebilir, daraltilabilir bir yapidir.Zaman cok esnek ve cok boyutlu olan plastiksi bir akimdir(eger onu dogrusal bir akis gibi gorursek). Ve zaman ustuste bindirilip katlanabilir bir yapidir. Bir zaman noktasi bir frekans yapisinda olup baska zaman frekanslariyla senkonize bicimde ortusturulup cakistirilabilir.Bir bakima zaman, toplumumuzun onu olctugu gibi dogrusal bicimden cok daha farkli ve karmasIk olan bir seydir.
”Zaman Makinesi ” romaninda bile H.G. Wells, zamanin dorduncu boyut oldugunu ve nasil balonlarla iki boyutlu yer duzleminden kurtulup bir ucuncusunde gezebiliyorsak, zaman makinesiyle de dorduncu boyut olan zamanda dolasilabilecegini soyleyerek zamanin ve yolculugun esaslarini anlatir.
Zaman kimilerine gore kendi ustune dogru bir sarmal cizerek gelecege ve gecmise uzanan sonsuz bir sarmal yapidadir(Zaman akimi salyangozun egri sarmal cizgileri gibi kendi ustune bukulup kapanarak sonsuza uzanan cizgilermidir?). Zamani daha iyi tanimlayabilmek icin bir kutu icindeki bir filim rulosunu dusunun. O ruloda birbirinden ayri kareler(zaman cerceveleri) icinde goruntuler vardir.Tum zamanlari icine alan ”sonsuz simdi” ye bir rula halinde baktigimizda, boyle ayri ayri zaman dilimi cercevelerinin oldugunu gormek kolaydir.Bununla birlikte eger onlardaki surekliligi anlamak isterseniz, dorduncu boyutta duran bu uc boyutlu filim rulosunu bir projektorden gecirmek zorundasiniz.Boylece dorduncu boyut ustunde hareket eden bilincinizin bir tur projektor oldugunu soyleyebiliriz ve o filim kareleri ister gecmisinize ait olsun, ister bu yasaminiza ait olsun ister gelecekteki goruntulere ait yasamlar olsun, o filim rulosundaki karelerden birine her ne zaman bakarsaniz, o cerceve icindeki donmus resmi gorebilirsiniz.Ancak, surekliligi gormek isterseniz, filim rulosundaki her bir karenin birbiri ardina basindan sonuna dek dorduncu boyut dogrultusunda ilerleyen bilincimizin ustune yansitilarak goz onunden gecirilmesi lazim.Fakat zaten tum zaman kareleri(zaman dilimleri)nin hepsi o filim rulosunda mevcuttur.
[…Bir cok kez ben simdiden soz ederken, bu ”simdi” sizin icin cok daha ileri bir tarihte yasanacaktir. Ben bir dorduncu boyut varligi olarak ucboyutlu olaylari hepsi ayni anda oluyormus gibi gorurum. Yasanan olaylar dizisi sizin icin bir yol boyunca dogrusal bir yer isgal etmistir. Sizin bu kavrami hemen kavramanizi bekleyemem, ama size bu konuda basit bir benzetme sunabilirim: Eger elinize bir sinama filminin rulosunu alirsaniz, o bakildiginda dogrusal zamanin bir kronolojisini temsil edecektir. Ancak o sizin elinizdeyken, potansiyel zamanin tumu ayni anda sizin elinizdedir; onun tumu simdi’ dedir.Filmin yirmibesinci dakikasinda ne olabilecegi hakkinda konustugunuzda, onu gormek icin yirmi bes dakika beklemeniz gerekmez. Bir baskasinin gecmisinin oldugu gibi, geleceginin o bolumu de simdi sizin elinizdedir.Bu bakis acisinda ”zaman” kapali dairesel bir realite olarak karsimiza cikar.]
Zaten kendi evrenimizin boyutlari icerisinde zaman fenomeninide icerisine alacak bir BirlesIk Alan Kurami sonucunda ust boyutlara gecebilmek ve baska zaman yada uzay noktalarina gecit verebilecek fizik dinamiklerindede degismeler yaratabilecek bilgiye sahip olmus oluruz. Zaman yolculugunun mumkun olmasi icin klasIk anlamda lineer olarak dusundugumuz surekli /kesintisiz bir zaman cizgisi anlayisi yerine, zaman cizgisini olusturan her bir noktasal AN ‘ in birbiri ardina siralanmasindan olusmus kesIkli bir zaman cizgisi anlayisini kabul etmeliyiz. Yani zaman akisi surekli bir akis degil kesIkli /titresimli bir akistir. Her bir AN bir dalga vurusunu ifade eder. Aslinda zaman ‘ in fizik yapisiyla isIk enerjisinin fizik yapisi arasinda dogrudan benzer bir iliski vardir. Bu gibi zaman akiminin kendiside hem dort boyutlu bir bakis acisinda kendi icinde kesIksiz bir butunluktur. Hemde ucboyutlu bir bakis acisi icerisinde parcacikli / kesIkli bir akistir. Bu durum isigin bir parcacik akimimi yoksa surekli bir dalga akimimi oldugu sorusuyla benzer bir tartisma sorusudur. Hatta ayni meselenin bir diger seklidir desekte yanlis olmaz. cunku zaman akimi isIk enerjisiyle fiziksel ve matematiksel bir baga sahiptir. Hareket, zaman ve mekan icinde tanimlanir. Zaman ise mekani (uzayda bir noktayi) temsil eden enerji dalgasinin dorduncu boyut cizgisi boyunca yer alan onceki ve sonraki salinim degerlerinin bir toplamidir.Gecmis – gelecek ve simdi olmak uzere uc zaman dalgasi vardir.
Bu uc zaman dalgasi bir dorduncu boyut uzayinda yanyana gelirler. Uc boyutlu uzayda ise farkli zaman boyutlari ic-ice gecmis yada us-uste binmis frekanslar manzumesi olarak algilanir. Zamanin bir cok tanimi vardir. Peki ZAMAN ‘in bir alt siniri, yani elemanter bir zaman varmi dir? Enerjiyi kuantlastirabildigimize gore evrendeki sinyallerin maksimum bir hizi olduguna gore bu gayet mantikli bir sorudur. En kisa zaman var midir? sorusu, sinyallerin yayilma hizinin sinirli olusu yuzunden, en kisa mesafenin var olup olmadigi sorusuyla ayni seydir.
En kisa zamana en yuksek frekans tekabul ettiginden, en kisa zaman sorusu, ayni zamanda enerji kuantumu icin bir tavan degeri olasi gerekir. Ve bu en yuksek frekans degeri isIk hizinda titresen bir foton noktasini temsil eder.Ve foton lineer hiz olarak(isIk hizi) zamanin akis hiziyla esdes bir hiza sahiptir eger bir foton hiz frekansi olarak yaklasIk 12,3 x 10 * uzeri 22 Hz / sn ‘lik bir titresim hizina erisir ve bu frekansin otesine gecerse bizim boyutumuzu terk eder. Yani bir ust boyuta bir ust hiz frekansi denen baska bir zaman akis hizi icerisine girer. Isiga ait dalga boyunun kisalmasiyla isigin frekansiyla dogru orantili olan enerji degeri de buyur.Kisaca dalga uzunligunun giderek kisalmasi ile enerji degeride giderek yukselir. Ve isigin en yuksek titresim hizi olan isIk hizina karsilik gelen yuksek frekans duzeyinde isIk vibrasyonlari en yuksek hizda titresirler ve en yuksek enerji degerine ulasirlar. Ve bu enerji duzeyi bizim boyutumuzun kuantum enerji duzeyini simgeler. Bu enerji duvarinin bir frekans sicramasi ile asilmasi ile bir baska kuantum enerji duzeyini ifade eden bir ust boyutun kuantum enerji havuzuna yani ust evrene gecmis oluruz. Nasil ‘ki enerjinin kendi icerisinde frekanslar seklinde kuantum enerji fazlari seklinde gecisler varsa boyutsal duzlemler arasinda da enerji yasalarina dayali bir gecisten bahsedebiliriz. Ve bu yeni boyutta en kisa zamanin genisligi bizim boyutumuzun iki katidir.Bir foton yada isIk dalgasi isigin hiz duvarini uc boyutlu uzayda lineer bir yayilma hiziyla gecemez. Ama bir dorduncu boyut dogrultusunda acilim gosteren isigin ic titresim hizi sayesinde yerinde titresimler seklinde bir hizlanmayla isIk titresimleri kendi yayilma hizini(isIk hizini) asarak bir ust uzaya sicrayabilir.Boylece ucboyutlu kuresel bir enerji havuzu olustururcasina yayilan isIk dalgasi bir dorduncu boyuta dogru saparak ortadan kaybolur. Ve bir foton bu hizi asarsa kendini gecmis ve gelecege dogru yayarak zamanda sicramalar yapar.
Kaynak: zamandayolculuk.com
belgesi-1211
Boşaltım sistemi vücutta homeostazın sağlanmasında çok önemli bir yere sahiptir.Böbrekler, üreterler ve mesaneden oluşan boşaltım…
Büyük Atatürk'ün ölümünü takip eden günlerde, o zamanlar yalnız Avrupa'nın değil, dünyanın en güçlü günlük…
Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selânik'te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne Caddesi'ndeki üç katlı pembe evde doğdu.…
Eğer bir insanın başına 'elektroensephalograf' (ezberlemeniz gerekmez!) adını taşıyan bir cihaz bağlarsanız, o insanın yaydığı…