Son Danistay cinayeti ile birlikte ortalik komplo kuramlarindan gecilmiyor. Islami basin hemen her zaman yaptigi gibi cinayetin dinsel motiflerle islendigine inanmadigini belirtti. Onlara gore bu cinayet Turkiye’deki Musluman’lara yikilmak istenen ve hukumeti guc duruma sokmak isteyen bir komplodan ibaretti.
Her olayda oldugu gibi bu olay icin de failleri bulmak icin “Kime yarar?” analizi yapildi. Bu analizi yapanlara gore bir olay kime yariyorsa olaya da o neden olmustur.
Halbuki bilimin temellerinden birisi “Ayni anda olan iki olay arasinda ille de neden-sonuc iliskisi olmak zorunda degildir.” seklinde ozetlenebilir. Ornegin, son karikatur krizinden sonra Ortadogudaki bircok firma Danimarka’yi boykot etmek icin siparislerini Ulker’e kaydirdi. Simdi bu krizden Ulker mi sorumludur? Uzakdogu’da SARS virusu ciktiginda cok sayida siparis Turk firmalarina kaydirildi. SARS’a bu firmalar mi neden oldu? Deli Dana salgini ciktiginda tavuk ureticileri bayram ettiler. Deli dana salginini tavukcular mi cikartti? Kus gribi salgininda da kirmizi et ureticileri bayram ettiler. Kus gribini o adamlar mi cikartti? Ikinci Dunya Savasi boyunca Turkiye Almanya’ya normal fiyatlarin cok uzerinde krom satarak iyi kazanclar elde etti. Simdi Ikinci Dunya Savasini Turkiye mi cikartti diyecegiz. Hurriyet’te 5 Agustos 2006’da cikan bir haber Israil’in Lubnan’a saldirmasi nedeniyle Arap turistlerin Turkiye’yi tercih ettigini anlatiyordu. Bu habere gore savas nedeniyle Turkiye fazladan 1.5 milyar Dolar kazanacak. Simdi Israil’i biz mi kiskirtmis oluyoruz? Ornekler cogaltilabilir. Tum ornekler “Kime yarar” analizinin aptalca oldugunu gosterir. Yahudi dusmanligi icin “Aptallarin sosyalizmi” denir. Kime yarar analizini de “Aptallarin bilimsel yaklasimi” olarak niteleyebiliriz.
Peki, Danistay cinayeti nasil yorumlanacak?
Oncelikle bu cinayet turunun ilk ornegi degil. Ne yazik ki son ornegi de olmayacak gibi gorunuyor.
Danistay cinayeti kendisinden once gelen iki suikastin karbon kopyasi gibi. Bu iki suikastin ilki tarihe “Malatya Suikasti” diye gecen Huseyin Uzmez adindaki fanatik bir dincinin Ahmet Emin Yalman’i 6 kursunla vurmasiydi. Neyse ki Ahmet Emin Yalman olmedi. Ikincisi ise Mehmet Ali Agca’nin Abdi Ipekci’yi vurmasiydi. Ipekci o kadar sansli degildi, oldu.
Her uc suikastte benzer bircok nokta var.
1) Her uc suikastte de failler yakalandi.
2) Her uc suikastte de failler Dogu Anadolu kokenli ve yoksul kisilerdi. Huseyin Uzmez ve Mehmet Ali Agca Malatya’li, Danistay cinayeti faili ise Siirt’li
3) Her uc suikastte de failler suikastler oncesinde cesitli basin yayin organlarinda cikan yazilardan yogun bir sekilde etkilenmislerdi.
4) Her uc suikastte de failler israrla tek baslarina oldularini iddia ettiler.
5) Her uc suikastte de failler islerini inkar etmediler. Hep kabul ettiler.
Huseyin Uzmez “Malatya Suikasti” adli kitabinda eyleminin nedenlerini bakin nasil acikliyor:
Bazi kendini bilmezler, “Fikir Ozgurlugunu”, “Kufur Ozgurlugune cevirmislerdi. Irtica diyor, Seriat diyor durmadan Din’e saldiriyorlardi. Bunlarin basinda da Ahmet Emin Yalman geliyordu…Necip Fazil Kisakurek ustadimiz, Buyuk Dogu Gazetesinde Yalman aleyhinde bir kampanya baslatmisti. Onun yaptiklarini halka anlatiyor, halktan gelen tepkileri de gazetede yayimliyordu… Ustadin bu nefret seli hakkindaki degismeyen takdimi de soyleydi: Vatan saticisi, donme Ahmet Emin Yalman’a karsi artik romanlasmaya baslayan milli infiali tefrikaya devam ediyoruz. Diyordu.
Necip Fazil’in Ahmet Emin Yalman icin sarfettigi su sozlere bir bakin: “Donme, Turk irkinin icinde frengi mikrobundan daha hain bir suikast metodunun sahibidir…. Sen Islam ve Iman Davasinin bas dusmani, bas suikastci, bas haini bir alcaksin, “Alcak” sifatina yukseklik verecek kadar alcaksin; ve bu davaya karsi kufur ve delalet safinin serdumenisin…. Ey cihanin bas cifiti, cifitlarin cifiti!. Allah’in Kuraninda Belhum Adal diye tarif ettigi, hayvanlardan ve necasetten adi, insanlik yuz karasi Ahmet Emin Yaman! …Sen bizzat bir donmenin bana dedigi gibi “Basi hicbir vincin kaldiramayacagi kadar boynuzla dolu” meshur ve museccel bir deyyussun.”
Necip Fazil tehdit de eder: Gunu gelip de mutemadiyen bu milletin hincini tahrik eden, izdiraplari tugyan halini alinca bu baylar, her fare deligini kac paraya satin alacaklarini simdiden dusunsunler ve beklesinler!
Huseyin Uzmez bu yazilarin sonucundaki ruh halini soyle anlatiyor: Herkes kiziyor, herkes lanetliyor, herkes nefret ediyor, yine de kimse Yalman’a bir sey yapamiyordu. Bu hal bizi inancimizdan supheye dusurmustu. Bir tarafta 30 milyon Musluman, obur tarafta onlara mutemadiyen kufreden bir donme. Kimse de cikip (Ustadin deyimiyle) “Kalemini O’nun munasip bir yerine” sokamiyor. Iste bu bizi cildirtiyordu….Sonradan ogrendik ki ustad Necip Fazil da ayni duygulara kapilmis. Bir gun Serdengecti Osman Yuksel agabeyimin yazihabesine gitmis “Yahu Osman” demis. “Bu millet olmus. Aylardir yazip ciziyoruz. Bir babayigit cikip da su herife bir mantar tabancasi dahi patlatmiyor!” Bu sozlerden bir hafta sonra ben silahi Yalmana’a bosaltmisim.”
Huseyin Uzmez’in Necip Fazil’dan alintiladigi bir baska soz de soyle: Bir fikrin buyuklugu o fikrin toprak uzerine doktugu kan lekelerinin buyuklugu ile olculur.
Huseyin Uzmez tum bu ve benzeri yazilardan sonraki ruh halini soyle anlatiyor: Cok taskindim. Bir turlu kabima sigamiyordum. Tarikat meclislerine, dernek toplantilarina, arkadas sohbetlerine, kavgalara, doguslere katiliyor, kendimi dunyadaki butun kotulukleri yok etmeye memur ve mecbur sayiyordum….Inanclisin, korkusuzsun, fakirsin, “sistem”e karsi kinle dolusun, istikbalden umidin yok, “hareket halinde heyecansin”, yerinde duramiyor, kabina sigamiyorsun. Ustelik de bir gizli teskilatin mensubusun. Buyuk Dogu’larin Yalman aleyhinde yazdiklarinin hepsini okuyorsun. Gun gectikce icin daha fazla kin ve nefretle doluyor. Onu “sistemin mumessili” gibi gormeye basliyorsun. Adami dunyadaki butun kotuluklerin ve felaketlerin bas sebebi sayiyorsun. Iktidara sirtini dayiyor. Mukadessatina durmadan sovuyor. Daha nasil tahammul edebilirsin. Haydi sen ol da vurma.
Animsarsaniz Danistay faili de Cami yaptirma gosterilerinde, turbani destekleme gosterilerinde her zaman en on saflardaydi.
Mehmet Ali Agca da Abdi Ipekci’yi hain bir donme oldugu iddiasiyla vurmustu. Bu iddiasindan hic vaz gecmedi. Abdi Ipekci ile Ugur Mumcu cinayetlerini ayni kefeye koyanlara karsi “Iyi bir gazeteci ile bir donmeyi nasil olur da ayni sekilde degerlendirirsiniz” diyordu.
Huzeyin Uzmez’in evinde yapilan aramalarda bol miktarda Buyuk Dogu dergisi ve Necip Fazil’in kitaplari bulunur. Aynen Danistay cinayetinin failinin arabasinda Vakit gazetelerinin bulunusu gibi. Islamci basin arabadaki Vakit gazetelerini komplonun bir parcasi olarak acikliyor ve fail yakalanmasaydi sucun Islamcilara yikilacagini iddia ediyorlar. Iyi de halen onlarin uzerine yikilabilir. Huzeyin Uzmez olayinda da Uzmez’in evinde dergiler ve kitaplar bulundu. Uzmez onlari saklamaya bile kalkmamisti. O dogrulari bilen ve dogru eylemleri yapan bir Anadolu delikanlisiydi. Saklayacak bir seyi yoktu. Saklamak delikanliliga sigmazdi. Ayrica Uzmez herseyi cok fazla dusunup plan yapan birisi degildi. Atesli birisiydi ve olayi yaparken olmeyi de goze almisti. Aynen Danistay cinayetinin faili gibi.
Danistay cinayetini isleyen Alpaslan Arslan’in yakalanarak komployu acik ettigi iddia ediliyor. Hersey onun yakalanmamasi uzerine kuruluymus. Bu nasil mumkun olabilir ki? Elinde tabanca ile Danistay’a dalan birisi yakalanmayi, hatta oldurulmeyi goze almistir. Yakalanmamasi mumkun degildir.
Toparlarsak
1) Vakit Gazetesi orneginde oldugu gibi kiskirtici yayinlar yoksul, dogu kokenli genc insanlar uzerinde etkili olmaktadir. Bu kiskirtici yayinlarin basin-yayin ozgurlugu ile ilgisi yoktur. Bu yayinlari yapanlarin yola gelecegini ummak da saf dillik olur. Ornegin, Necip Fazil Malatya suikasti nedeniyle tutuklanmis ama cizgisi degismemistir. Oyle ki 1969 yilinda Irak’ta binlerce komunistin yonetimce katledilmesini ovmus ve ayni seyi Turkiye’de de yapmanin gerekli oldugunu iddia edebilmistir.
2) Olaylarin arkasinda cok daha karmasik komplolar oldugunu iddia etmek yanlistir. Olaylar cogu zaman gorundugu gibidir. Failler birilerini ve en cok da kendilerini kiskirtanlari korumak icin yalan soyleyip herseyi bastan sonra kendilerinin planlayip uyguladiklarini soyleyebilirler. Ama bu sozde bir dogru vardir: Suikastleri onlar gerceklestirmislerdir. Hicbiri bu kismi inkar etmez. Agca orneginde oldugu on yillarca sonra bile suikastin nedenini acik bir sekilde dile getirirler.
3) Failler hic de olaylari ince ince dusunup planlamazlar. Failllerin evlerinde, arabalarinda bulunan delillerin arkasinda bir sey aramak yanlistir. Bulunan seyler gercektir ve oralarda bulunmasinin ayri bir nedeni yoktur.
4) Olaylardan hemen sonra failler dinci fanatikler oldugu halde hep tam karsi kanat suclanmis ve olaylarin hep Islam’a karsi provokasyon oldugu iddia edilmistir.
5) Islamci kanat hemen her seferinde sorumlulugu tam ters yondekilere yikmaya calismistir. Bakin Uzmez bu konuda neler diyor:
Vuralim mi, vurmayalim mi?… Tartismasi hic acilmadi. Sadece nasil vurulmasi gerektigini tartisiyorduk. ..Olaydan birkac gun once, o zamanin en onemli, ciddi ve Islami dergilerinden birisinin sahibi ve basyazari, buyuk bir alim Malatya’ya gelmisti. …Bizzat ben kendisine sordum:
– Kusura bakma Hocam dedim, ben oyle ilmi istilahlardan anlamam.. Biz Ahmet Emin Yalman’i oldurmek istiyoruz. Oldurelim mi, oldurmeyelim mi? Oldurursek dini acidan, Allah katinda sorumlu olurmuyuz? Sizden bu hususlarda berrak ve net cevaplar istiyoruz.
Hoca bizden daha hararetliydi.
– Oldurulmesi yalnzi caiz degil, elzemdir dedi.
Bununla da kalmadi. Ustelik vuracak olanin gecmislerinin mezarina nurlar yagacagini soyledi.
… Iste bu zat olay patlak verdikten sonra aleyhimize ilk donen insan oldu. …Hakkimizda en agir yaziyi o yazdi. Bizi komunistlikle itham etti. Guya Islam’i zor duruma dusurmek icin onlar tarafindan tutulan ajanlarmisiz.
Bir baska ters suclama: Sonradan ogrendim ki bizim pehlivan Osman Kaymak da o saatlerde oralardaymis. Bizim yaptigimizi hemen anlamis… O da bir laf tamis ortaya:
CHP’liler yapmis CHP’liler… Cunku vurulan Demokrat Parti’yi tutuyormus. Buraya da Menderesle birlikte gelmis.
6) Eylem Islamci tarafta her zaman onay bulmustur: Uzmez ilk oldurme fetvasini Malatya muftusunden aldiklarini soyluyor. Bir baskasi Malatya’nin Yusuf Babasi olay uzerine ne diyor: Allah vurana yardim etsin! Ecdadini nur icinde yatirsin! Her iki cihanda dergah’i izzetinden uzak tutmasin. Zamanin ileri gelen aktivistlerinden yardimda bulunuyor. Necip Fazil henuz olay kendisiyle iliskilendirilmeden once bir roportajinda soyle diyor: “Malatya’da Ahmet Emin Yalman’in vurulmasini uzuntuden cok uzak bir alakayla okudum. Kanun koprusunden onune gecilmez akincilarimiza yol verecegimiz gunler yakindir.” Politikaci Osman Bolukbasi soyle der: “Malatya Hadisesini yapan cocuklar Konya’nin tasi topragi kadar Turk ve Muslumanlardir”. Bediuzzaman Saidi Nursi’nin en yakin talebesi Zubeyr Gunduzalp hapishanede onlari ziyarete gelir ve soyle der: Hazreti ustadin selamlari var. Kardaslarim hic uzulmesinler. Oralar Medrese’i Yusufiye’dir. Gerektiginde biz de duseriz. Gazalari mubarek olsun. Ben kendilerini aksam, sabah dualarima dahil ediyorum. Nurcular Huzeyin Uzmez’e ve annesine duzenli olarak para gonderirler. Suleymancilarin lideri Suleyman Hilmi Tunahan da muridi Ofekli Ahmet Efendi adindaki bir hoca hapishanede Huseyin Uzmez’i surekli ziyaret eder ve ona para ile yiyecek getirir. Muridinin deyisiyle Tunahan soyle dermis “Huseyinimi ihmal etmeyin” Uzmez hapishaneden tahliye olusunu soyle anlatiyor: Yuzlerce universite talabesi gencler. Ellerinde ciceklerle beni karsiladilar.” Bu durum daha sonraki zamanlarda da devam eder: “Her gittigim yerde bir kahraman gibi karsilanacak, bol bol ovulecek, alkislanacaktim…Her gitigimiz yerde mucahit diye karsilaniyorduk. Huseyin Uzmez olaydan 27 yil sonra Saglik Bakani Mehmet Aydin’in ozel musaviri olur.
Kaynak: www.muratyildirimoglu.com
belgesi-1456
SERVET-İ FÜNUN DÖNEMİNİN ÖNEMLİ SANATÇILARI TEVFİK FİKRET (1867-1915): Şairin, Batılı sanat anlayışını benimsemesindeki en önemli…
SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI (EDEBİYAT-I CEDİDE) (1896-1901) Servet-i Fünun veya Edebiyat-ı Cedide devri, Türk edebiyatında…
FECRİ ATİ EDEBİYATI Servet-i fünun edebiyatının devamı niteliğinde olan fecr-i ati topluluğu,1909 yılında ortaya…
ÖZELLİKLER: Boyut: 28x8x6 cm Ağırlık: 850gr Ekran: Yok Devre sayısı: 30 Konuşma süresi: 35 dakika…
There are two kinds of questions: yes or no questions and wh- questions. You ask…
A positive sentence tells you that something is so. A sentence that tells you something…