Değerli anne babalar, Her zaman bilinen bir söz vardır:” Eğitim ailede ba-şlar” Gerçekten de çocuğa aile içinde gereken beceri-leri kazandırmaya çalı-şıyoruz. Ama ne kadarını ve nasıl. Zaten önemli olanda “Nasıl” sorusunun cevabı. Her aile başarılı çocuklar yetiştirmek ister. Bunun için çocuklarına mümkün olduğunca iyi bir gelecek sağlamaya çalışırlar. Onları iyi okullarda okut-mak ister, bunun için de aile varını yoğunu ortaya koyar, tüm özverisini çocuğuna verir. Ancak yadsınan bir konu vardır ki oda çocuğun na-sıl sağlıklı bir kişilik gel-iştireceğidir. Aslında ha-yatta her şey başarı değildir. Önemli olan ço-cuğun içinde bulunduğu dönemi nasıl atlattığı, na-sıl bir kimlik oluştur-duğudur. Çocuk aileyi yansıtır.
Aile içindeki bireylerin kişilik yapısı çocuğun kişiliğini şekillendirir. Yani aile iletişim becerilerini kullanmazsa çocukta iletişim becerilerini kullanamaz. Dolayısıyla çocuk hem ailede hem de
sosyal çevrede sürekli çatışma içine girer. O halde aile çocuğa nasıl eğitim vermeli, çocukta nasıl sağlıklı bir kişilik oluşturabilmelidir? Elbette ki her anne baba çocuğunu en iyi şekilde yetiştirmek ister. Çocuğuna iyi niyetle yaklaşmaya çalışır. Ama Burada ailenin vereceği iyi bir eğitim, çocuğuyla kurduğu sağlıklı iletişim becerilerini kullanmasına bağlıdır. Bu sağlıklı iletişimi çocukla kurabilmek için önce onu tanımak ve onun temel gereksinimlerine saygı duymak gerekir. Aile bir ilişkiler sis-temidir. Aile demekle neyi kastediyoruz? Soyut an-lamda kişiler arası ilişkileri içeren belli kuralları olan bir düzendir. Aile sistemi dediğimiz zaman aile
içindeki bireylerin birbirleriyle nasıl etkileşimde bulunduklarını düzenleyen kuralların tümünü kastederiz. Her birey kendi benlik tanımlaması içinde ailenin tüm düzeninden ciddi biçimde etkile-nir. Çocuk, aile içi ilişkileri benimsemiş ya da en azından kanıksamışsa, koşullar ola-nak sağladığında, alıştığı türden bir aile ortamını yaratmaya girişir. Daha doğrusu koşullarını
ve olanaklarını kendi bildiği aile türünden bir aile yaratacak biçimde kullanır. Bu nedenle babası alkolik olan bir kız (babasıyla bu yüzden ciddi sorunlar yaşamış olsa bile) alkolik bir adamla evlenebilir; annesi tarafından ilgi, sevgi görmemiş, yalıtılmış bir erkek ise (yıllarca annesinin bu tutumundan ötürü rahatsızlık duymuş olsa bile) an-neleri gibi duygusal yönden soğuk kadınlarla evlenebilirler. Aile içindeki roller böylece kuşaktan kuşağa kendi
kendini yineleyebilir.
Ailenin Temel Gereksinimleri
1. Değerli olma duygusu: Aile içindeki etkileşim çocukları ya “ben
değerliyim” ya da “değersizim” duygusuna götürür. Bu gereksinim
aile içinde yerine getirilmezse çocuk her türlü davranışla bu
duyguyu elde etmeye çalışır. Ergenlik çağındaki erkek çocukların
çete kurarak çoğu kez ölümle sonuçlanan çatışmaları da, kendilerini
önemli görmeyen aile ortamlarına bir tepki olarak yorumlanır. “Ben
değerliyim” duygusunu aile içinde elde eden birey kendisini
kanıtlamak için aşırı davranışlarda bulunmaya gerek duymaz.
2. Güven ortamı: Aile içindeki bireylerin emniyette olduğu,
dışarıdaki tehlikeli olayların aile içine girmeyeceği duygusu, bu
gereksinmenin temel nedenidir. Eğer çocuk ev içinde kendisini
güven içinde bulmuyorsa çocuk ailenin dışında bir yere yönelir.
Aile ile olan bağlarını koparır.
3. Yakınlık ve dayanışma duygusu: Aile içinde temel güven ve
dayanışma varsa aile dışında bireyin karşılaştığı stres getirici
olumsuz olaylar yıkıcı etkisini pek göstermez. Güven duygusunun
baskın olduğu aile dış dünyanın yaratmış olduğu sıkıntı ve
kaygılarından kendisini kurtarır. Bu tür aile içinde olan kimseler
kendilerine olduğu gibi çevresine de güvenirler. Eğer aile içinde
güven ve dayanışma sağlanmamışsa bu in-sanlar yoğun stres ve
gerginlik yaşarlar. Bu kişiler kendilerine dahi güvenemezler.
Dolayısıyla çevresinde yakın ilişkiler kuramazlar.
4. Sorumluluk duygusu: Aile sistemi içindeki anne ve babalar
davranış ve sözleri ile sorumluluk duygusunu ifade ederler. Aile
içinde sadece anne baba değil herkes sorumluluk duygusunu
paylaşır. Elbette ki çocuklara yaşları oranında sorumluluk
yüklenmelidir. Tüm sorumluluğu kendi üzerine alan, çocuğunu
sorumluluktan kurtaran anne ve babalar kendi yaşamını
biçimlendirmekten aciz sürekli başkalarının yönetiminde olmaya
alışık bireyler yetiştirirler. Bu tür tutumlar sonucunda yetişmiş
bireyler yaşamlarında yer alan olaylardan sürekli başkalarını
sorumlu tutarlar. Gelişimsel dönemi göz önüne alınarak çocuğun
odasını toparlaması, ev işlerine yardım etmesi gibi konularda
sorumluluğu sağlanabilir. Bunu yaparken kız ve erkek işleri kesin
çizgilerle ayrılmamalıdır. Çocuklarımızdan biz sorumluyuz. Bu
sorumluluklarımızı unutmazken onlara da sorumluluk duygusunu
küçük yaşlarda kazandırmaya çalışmalıyız.
5. Zorluklarla mücadele ederek onların üstesinden gelmeyi
öğrenme: Çocuğa her şey hazır verilmemelidir. Sorumluluk
duygusunun gelişimi ile ilgili anlatılanlar zorluklarla mücadele
etme ile ilgilidir. Çocuğun içinde bulunduğu gelişimsel dönem göz
önünde bulundurularak çocuk kendi sorunları ile baş başa
bırakılmalıdır. Bu durum onların zor sorunları ile mücadele ederek,
uğraşmasına olanak vermek, kendisine güvenli sorun çözme
becerileri gelişmiş bireyler olarak yetişmeleri için gereklidir.
Karşılaştığı her zorluğa aşırı yardım eden ana babaların çocukları
sürekli başkalarına muhtaç, kendilerine güvensiz olur. Böyle kişiler
yeteneklerini keşfedemezler.
6. Mutluluk ve kendisini gerçekleştirme ortamı: Aile ortamı bir
mutluluk ortamıdır. Şimdiye kadar anlatılan gereksinimlerin
karşılanması mutlu olmayı getirir. Evde değerli olduğu duygusunu
tadan birey mutlu olur ve yaptığı şeylerden doyum alır, kendini
gerçekleştirme olanağı bulur.
7. Sağlıklı manevi yaşamın temellerini oluşturma ortamı: Katı din
kuralları altında yetiştirilmiş çocuk sürekli yargılanacağı,
cezalandırılacağı korkusunu yaşar. Kendi yaşantı ve deneyimlerini
zenginleştirecek iç ve dış dünyasını araştırıp keşfedeceği yerine
körü körüne itaati, kendi düşünce ve duygularından utanmayı
öğrenir. Sağlıklı manevi yaşam ailenin çocuğuna verebileceği en
önemli süreçtir. Sağlıklı bir manevi temeli olan insanlar kendisi ile
barışık, insan ilişkileri olumlu ve kuvvetli saygılı bireyler olarak
yetişirler.
belgesi-1973
FECRİ ATİ EDEBİYATI Servet-i fünun edebiyatının devamı niteliğinde olan fecr-i ati topluluğu,1909 yılında ortaya…
ÖZELLİKLER: Boyut: 28x8x6 cm Ağırlık: 850gr Ekran: Yok Devre sayısı: 30 Konuşma süresi: 35 dakika…
There are two kinds of questions: yes or no questions and wh- questions. You ask…
A positive sentence tells you that something is so. A sentence that tells you something…
Use the base form of a verb to give commands or make direct requests. This…
A sentence is a group of words that expresses a complete thought. A sentence must…