Son bir kac yildir, yasini basini almis adamlarin edebiyat yapmak adina urettikleri sacmaliklari okuyorum. Bunlardan bana sikinti geldi. Ben de bu tur adamlari ve sacma yazilarini asagidaki gibi teshir etmeye karar verdim. (Murat Yildirimoglu)
22 Haziran 2002, Hurriyet, Ahmet Inam: Psikolojik anlamda "olum"un daha genis bir anlami var. Sevgilim beni terkederek beni "oldurebilir", bir anlamda intihar saldirisidir bu, cunku o da benim icin "olecektir". Ikili insan iliskilerini bu gozle gordugumuzde, siddetin kucuk boyutlarda gibi gozukse de icimizde hep var oldugunu gorursunuz. Sahi siz son intihar saldirisini kime karsi, ne zaman yapmistiniz?
21 Haziran 2002, Sabah, Hasmet Babaoglu: Pop unlulerine duyulan hayranlikta karanlik bir yan da vardir. Oylesine bir asktir ki bu, sanki arkasinda bir cinayetin golgesini tasir.
Haziran 2001, Insaat Muhendisleri Odasi’nin yayin organi Turkiye Muhendislik Haberleri: Yasam aslinda edebiyati hep disliyor ve dislamak zorunda. Cunku yasamin trajik bir akisi var ve edebiyat yasama direnerek, yasamin bu sekilde yasaniyor olusuna itiraz ederek, sulari tersine akitmak istiyor, imkansiz olani istiyor, utopyayi istiyor. Bunu olum karsisinda bir durus olarak da algilayabiliriz. Edebiyatin insani dislamasi ise, galiba, insani disladigimiz, dis dunyayla bagimizi kopardigimiz, hayal kuramadigimiz, edebiyatin hakkini veremedigimiz yerde basliyor.
Haftalik dergisi, sayi 2005/126, Ozgur Yiyici: Yazisinin basligi “Sudan cikmis gece lambasi baligi”. Yazidaki cumlelerden ornekler: “Kimdir sirdasiniz? Omzunuza muhurlediginiz ergonomik yoldasiniz?” “Yasamin bonuslari size artik gulumsemiyordur sicacik.” “Herkesin giptayla bakacagi artilar bir anda yokluklariyla ruhunuzu kanatir” Cok sayida edebiyat paralayan sacma cumleden sonra yazi bakin nasil bitiriliyor: “Bir sigara versenize…Dumanini guzel manzaralara ufleyecegim.”
9 Ekim 2005 Hurriyet, Ahmet Altan: “Bir filmden minicik bir cumle: Disaridaki havuzda siyah kugular var. Hic siyah kugu gormedim. Ama bu kisacik cumlede, yaban gullerinin o ucucu eksimtrak kokularina uymayan lakin kasimpatlarin kekremsi, baharatli kokularinin icine usulca kivrilip yerlesebilen bir keder seziyorum.”
13 Kasim 2005, Hurriyet, yine Ahmet Altan: “Karanlik bir satonun bekcisi gibi varligimizin goruntusunu, baskalari tarafindan yapilmis duvarlarini, burclarini, kulelerini, catilarini taniyoruz ama o satonun kimsenin gitmedigi issiz koridorlarinda dolastigimizda karsilastiklarimiz bize yabanci.”
“Hangi sarhosluklar bicakladi yalnizligimi”: “Isyankar romantik” Halim Bahadir’in siir kitabinin adi.
16 Kasim 2005, Radikal, Haydar Ergulen: “Uzumu severim, elmayla nari da severim ya bu mecliste soz de uzumun sira da. Uzumu severim, onun yurdu olan bagi da. Bagimiz guzdur, payimiza neseden cok gazel dusmesi bundandir. Dussun. Uzum comerttir, nara benzer, ondan bize nese de duser keder de, ne duserse kabulumuzdur. Bazen siirimize dustugu de olur. Gozumuzu de doldurur, gonlumuzu, soframizi da. Uzgunluge uyaklidir, merakli degil. ‘Ic’ten gelen bir uyak vardir uzum ile uzgun arasinda. Ben oyle bir siir yazdiydim ‘Uzum’e uzgunlukle: "Insan hayli uzgun bahcelerden gecmese siir yazar mi?" dediydim, bir de sunu, "Uzgun sarap olur karauzumden/ ezilmis sozleriyle ya uzgun ruh n’olur?"
Uzumu severim, onun annelik ettigi haylaz cocuklari da. Haylaz ama, arsiz degil. Biraz bulutlu diyelim, o haylazlarla insanin basi doner, bazen de basimizda kavak yelleri eser.”
Kaynak: www.muratyildirimoglu.com
belgesi-1461
Boşaltım sistemi vücutta homeostazın sağlanmasında çok önemli bir yere sahiptir.Böbrekler, üreterler ve mesaneden oluşan boşaltım…
Büyük Atatürk'ün ölümünü takip eden günlerde, o zamanlar yalnız Avrupa'nın değil, dünyanın en güçlü günlük…
Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selânik'te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne Caddesi'ndeki üç katlı pembe evde doğdu.…
Eğer bir insanın başına 'elektroensephalograf' (ezberlemeniz gerekmez!) adını taşıyan bir cihaz bağlarsanız, o insanın yaydığı…