Uzay zamani balonu, modern fizikteki “warp drive”a bilim kurguda daha yakindir. Bu, bir uzay gemisini istenen hizda tasiyabilir. Uzay zamani balonun on kisminda durarak, hedefe olan uzakligin azalmasini sagliyor. Ve baslangictan da uzaklasiyor. Gemi hala uzayda goreli olarak duruyor. murettebat ise hizlanmayi hissetmiyor. Negatif enerji’ye (mavi) balonun yan taraflarinda ihtiyac duyuluyor.
Astronomik Arastirma Merkezi’nden (St. Petersburg yakinindaki Pulkovo) Sergei V. Krasnikof’un ortaya cikardigi Alcubierre’nin orijinal modelindeki bir problem, egrilik balonunun ici, onde bulunan agizla kopukluk yasamaktadir. Uzay gemisi kaptani iceride balonu kumanda edemez, acamaz veya kapayamaz. Bunu harici kisilerin onceden kurmasi gerekir. Bu sorunu cozmek icin Krasnikov, dunya ile uzak yildizlari birbirine baglayan uzay zamaninda bir cesit tup(tunel) olan “superluminal metro (altgecit)” fikrini ileri surmustur. Bu tupte tek yonlu seyahat mumkundur. Isik hizinin altinda seyreden bir yolculuk boyunca boyle bir tupu gemi murettebati yapabilir. Donus yolculugu da warp hizi uzerinden olur. Warp (egrilik) balonlari gibi bu alt gecit de negatif enerji doludur. Tufts Universitesi’nden Ken D. Olum ve Visser, Oxford’dan Bruce Bassett ve Uluslararasi Gelisme Calismalari Okulu’ndan Stefano Liberti’nin calismalari gosteriyor ki her ne olursa olsun isik hizindan daha hizli giden bir seyin negatif enerjiye ihtiyaci vardir.
Wormhole’larin ve warp drive’larin yapilmasiyla zaman yolculugu gerceklesebilir. Bu is arastirmacilarin hizina baglidir. Dunyada yasayan biri uzay gemisiyle isik hizina yakin bir hizla yolculuk ederse, dondugunde o zaman zarfinda dunyada kalan bir kisiden daha az yaslanmis olacaktir. eger yolcu isik hizindan daha hizli bir sekilde yolculuk ederse ve bunu bir de wormhole ya da warp bubble (warp egriliginden dogan warp baloncugu – egri uzay/zaman kavisi-) gibi kisa yollar uzerinden gerceklestirirse, dunyaya kendisi dunyayi terketmeden once donecektir. Caltech’den Morris Thorne ve Ulvi Yurtsever, 1988de wormhole zaman makinesi planladilar. Bu fikirleri son on yildaki arastirma ve calismalardan daha cok yol kaydetti.
1992’de Hawking, zaman makinesi yapiminda son nokta olarak uzay zamaninin negatif enerjiye ihtiyaci oldugunu ispatladi. Negatif enerji o kadar degisik bir enerjidir ki bazi fizik kurallarina uymaz.
Isiktan hizli giden bir geminin icinden bakildiginda yildizlar kayar gibi gozukur.
Geminin hizi arttikca geminin on kisminin rengi maviye doner. Geminin arka kismi ise kirmizi bir hal alir ve sanki yokmus gibi gozukur. Yildizlarin isiklari geminin altina veya ustune etkilenmemis olarak gelir.
Negatif enerji o kadar degisik bir enerjidir ki bazi fizik kurallarina uymaz. Negatif ve pozitif enerjinin bos uzayda yaratilmalarindan onceki ve sonraki es degerlerinin toplam enerjisi 0’dir. Bu yuzden enerjinin muhafaza edilmesi (ya da saklanmasi) belli bir kural dahilindedir. Fakat gercekte dunyada enerjinin muhafazasi bazi fenomenlere gore henuz mumkun degildir. Kirilan bir cam tekrar onarilamaz ve isi kendiliginden soguktan sicaga gecemez. Boyle sonuclar termodinamigin ikinci kurali tarafindan yasaklanmistir. Genel ilkeler dogrultusunda sistemin duzensiz derecesi (yani entropi) enerji girisi olmadan kendiliginden azalamaz. Bu yuzden icindeki soguk havayi sicak olarak disari pompalayan buzdolaplari’nin harici enerji kaynagina ihtiyaci vardir. Benzer sekilde ikinci kanun, isinin tam donusumunu yasaklar. Negatif enerji potansiyel olarak ikinci kanunla cakisir. Negatif enerjiden gitmeye hazir isin yaratan bir egzotik lazer dusunun. Enerji korumasinin bir cihaz tarafindan yapilacak pozitif enerjinin saglam akisina ihtiyaci vardir.
Gorunen o ki hic tukenmeyen bir enerji ile tukenmeyen – hareket makinasi yapilabilir. O suretle de ikinci kanun cignenmis olur. Eger isin demeti bir bardak suda kullaniliyor olsaydi, pozitif enerjiyi guce donusturen buzdolabi motoru suyu harici bir guce gerek olmadan soguturdu. Bu tur sorunlar negatif enerjiden dolayi kaynaklanmiyor. Ama negatif ve pozitif enerjinin sinirlandirilmamis sekilde ayirilmasindan kaynaklaniyor.
Kontrol altina tutulmayan negatif enerji ayrica kara delikler icin etkileyici sonuclar dogurabiliyor. Bir kara delik formlari sonmus yildizlar yuzunden cokunce, yercekimsel gucun en guclu oldugu bolgede genel izafiyet teorisi, formun tekilligini (singularity= kara delik gibi yerlerdeki yogunlugun sonsuz oldugu noktalar.) onceden gosterir. Bu noktada genel izafiyet teorisi ve fizigin bilinen butun kurallari bir sonraki adimin veya olacaklarin ne olacagi hakkinda bir sey soyleyemez. Bu yetersizliklikler, doganin onemli basarisizliginin gunumuz matematigindeki betimlemesidir. Tekillik “event horizon”’un (karadelik olay ufkunun) icinde cok uzun zaman sakli kalabilir ama zarari sinirlidir. Doganin taniminda ufkun disindaki heryer dogaldir. Bu sebepten Oxford’dan Roger Penrose kozmik sansur hipotezini ortaya atmistir. ‘Olay ufku’ tarafindan korunmayan ciplak tekillikler olamaz.
Kara deliklerin bazi cesitlerindeki –ki bunlara extrem kara delikler denir – ve hatta enerji yuklenmesinde veya donmesindeki en ufak bir artis ya da kutlesindeki bir azalis ilke olarak ufku yok eder ve deligi de ciplak essizlige dondurur. Kara deliklerin enerjilerini degistirmeye kakismak ya da dondurmeye calismak basarisizligin normal sonuclaridir. Bir olasilikla negatif enerji yerine isinin parlamasini saglayarak ve enerjisini ve donusunu degistirmeden kutlesini azaltmaya calismak kozmik sansurun cokmesine neden olur.
Bir ihtimal hareket eden ayna kullanilarak isin yaratilabilir. Ilke olarak ekstrem bir kara delikde heyecan veren bir degisiklik icin negatif enerjinin cok kucuk bir degerine ihtiyac vardir. Bu yuzden gozle gorulebilecek etkiler icin negatif enerji kullanilabilir.