1.KİTABIN KONUSU: 1590’lı yıllarda padişahın emriyle bir kitap yazılmaktadır.Bu kitabın hazrlanırken yaşanan entrikalar ve o tarihteki osmanlı kültürü ve nakış sanatının incelikleri
2.KİTABIN ÖZETİ :
Biraz geçmişe gidiyoruz. 1591 senesi, kış ayları, İstanbul. İki erkek çocuğu annesi güzeller güzeli Şeküre’nin kocası dört yıldır savaştan dönmemiştir. Çocukluk aşkı yeğeni Kara ise aşkını açıkladıgı için evden kovulmuş ve ancak oniki sene sonra İstanbul’a dönebilmiştir. Döner dönmez de Şeküre ile evlenmenin yollarını arar. Babası ve çocuklarıyla birlikte kalan Şeküre’nin gönlü hem Kara’da hem de kocasının kardeşi Hasan’dadır. Şeküre’nin babası yani Kara’nin Eniştesi Padişah’ın emriyle gizli bir kitap yaptırmaktadır. Kitabin gizi, Avrupai usüller kullanarak resmetmekten gelir. Enişte efendi Istanbul’un ünlü nakkaşları Kelebek, Zeytin ve Leylek’i kitabın nakışlarını yapmaları için görevlendirir. Tezhibi de Zarif Efendi yapmaktadır. Erzurumlu Hoca Efendi ve taraftarları ise geleneklere ve dine aykırı bir işler çevirildiğini anlamıştır ve Zarif Efendi de bu düsüncededir.
Her gece kahveye toplanan nakkaşlar ve hattatlar bir meddahın resimlerle anlattığı sivri dilli ve Erzurumlu Hoca karsıtı hikayelerle eğlenirler. Zarif Efendi’nin işlerine köstek olacağını anlayan nakkaşlardan biri onu öldürür. Kara bir yandan sevdiği Şeküre ile birleşmenin yollarını ararken bir yandandan da katilin kim olduğunu bulmaya çalışır.Burada Ester denilen bir bohçacı kadını kullanırlar.Kadın aslında bohçacılık yapıyor gibi görünür ama aslında çöpçatanlık yapar.Etraftakiler onun okuma yazma bilmediğini zannederler ama o çok iyi okuma ve yazma bilir.Kitap bece çok güzel bir kitap her okuyandan okuyana değişik şeyler verebilen bir kitap.Kitaptan hoşuma giden kırmızıyla ilgili bir parağrafı yazıyorum.
"Güzel bir mesele." dedi öbürü.
"Ama renkler anlaşılmaz, hissedilir."
"Kırmızının hissini hiç görmemiş olana anlatın üstadım." "Parmağımızın ucuyla dokunsaydık, demirle bakır arasında olurdu.
Avucumuzun içine alsaydık, yakardı.
Tatsaydık, tuzlu bir et gibi tok olurdu.
Ağzımıza alsaydık doldururdu.
Koklasaydık at gibi kokardı.
Çiçek gibi koksaydı papatyaya benzerdi, kırmızı güle değil."
“Arz ederim”
3.KİTABIN ANAFİKRİ: Hiçbir zaman doğru yoldan vazgeçmemenin ve hakkına razı olup haksız rekabete baş vurmamanın gerektiği.
4.KİTAPTAKİ OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şeküre: Kocası savaşa gitmiş,iki çocuklu birkadın.Kara’nın sevgilisi.
Kara : Çocuk yaşta evden kovulan sonradan ünlü olan bir nakkaş.
Zeytin- Leylek-Kelebek: Padişahın istediği kitabı hazırlayan ve İstanbul’un en ünlü nakkaşları.
Zarif Efendi : Kitabın tezhibini yapan ve kitabın başında öldürülen nakkaş.
Erzurumlu Hoca Efendi:Padişahın yaptırdığı kitabın hazırlanmasına karşı çıkan ve nakkaşlar arasında tartışma yaratan nakkaş.
5.KİTAP HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER: İlginç ve meraklı bir öyküsü var. Öyküyü, öyküye katılan herkesin ağzından ayrı ayrı dinliyorsunuz.
6.KİTABIN YAZARI HAKKINDA KISA BİLGİ: 7 Haziran 1952 de istanbul’da doğdu.İstanbul üniversitesini bitirdikten sonra çeşitli gazetelerde yazılar yazdı.Roman hayatına 1974 te başladı.İlk romanı Cevdey Bey ve Oğulları’dır.Sırasıyla Sessiz Ev (1983),Beyaz Kale(1980), Kara Kitap(1990), Gizli Yüz (1992),Yeni Hayat(1995) ,Benim Adım Kırmızı (1998), Kar (2001) adlı eserlerini yazmıştır.
belgesi-2402
İnsan atalarıyla niye övünür? İnsanlık evrimine katkıları nedeniyle olmalı, değil mi? Gariptir ama bizim Türk-İslamcılarımız…
İyi şeyleri engelleyen sözler esasında saymakla bitmez. Bu sözlerden bazıları bir virüs gibi bulaşıcıdır. Kırıcı…
SERVET-İ FÜNUN DÖNEMİNİN ÖNEMLİ SANATÇILARI TEVFİK FİKRET (1867-1915): Şairin, Batılı sanat anlayışını benimsemesindeki en önemli…
SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI (EDEBİYAT-I CEDİDE) (1896-1901) Servet-i Fünun veya Edebiyat-ı Cedide devri, Türk edebiyatında…
FECRİ ATİ EDEBİYATI Servet-i fünun edebiyatının devamı niteliğinde olan fecr-i ati topluluğu,1909 yılında ortaya…
ÖZELLİKLER: Boyut: 28x8x6 cm Ağırlık: 850gr Ekran: Yok Devre sayısı: 30 Konuşma süresi: 35 dakika…