Çavuş Pichot’nun hiddet ve nefretini birçok Fransız subayı paylaşmaktaydı. Aydın’da olup bitenlere gelince, bunları Rahibe Marie’nin raporundan daha iyi anlatacak bir belge bulunamaz. Çok iyiliksever ve herkesin yardımına koşan bir insan olan Marie, bu olayları yakından ve iyi bir biçimde izleyecek bir yerde bulunuyordu. İşte, rapordan aldığımız bazı bölümler:
“24 Haziran Salı – Bugün Türkler Yunanlılara, 3 Temmuz’a kadar Aydın’dan çıkıp gitmelerini bildiren bir ültimatom verdiler. Öğleden sonra şehrin güneyine doğru gitmiş bulunan bir Yunan birliği sivil kuvvetlerin saldırısına uğradı. Silâh sesleri iki saat sürdü, akşam saat 8’de Yunan birlikleri Emine Köyü’nü ateşe verdikten sonra şehre döndüler. Askerler tüfeklerinin ucundaki süngülere yağmadan ellerine geçirdiklerini takmışlardı, ırktaşları da onları, sanki dünyayı fethetmekten geliyorlarmış gibi, alkışlıyorlardı.
“28 Haziran Cumartesi – Başka bir Yunan birliği aynı bölgede harekât yapmak için gitti. Öğleye doğru saat 11’de silâh sesleri yeniden başladı ve bütün gün devam etti. Yunanlılar Yahudi mahallesindeki evlerin damlarına yerleştirdikleri makineli tüfeklerle Türk mahallelerine ateşe başladılar. Evler yanmaya başladı. Kaçmak isteyen Türkler yanmakta olan evlere tıkıldı, bazılarını da süngünün ucuyla dürterek, evleri rahatça yağmalamak için, oradan kovdular; çoğunu da öldürdüler. Akşam saat 6’da bunlardan birçok Türk ailesi bize gelerek sığınmak istediklerini söylediler. Yangın bütün gece korkunç bir biçimde yayılarak devam etti ve Hıristiyan mahallelerine de sirayet etti. Türkler sokak ortasında öldürülüyorlardı.
“29 Haziran Pazar – Silâh sesleri bir türlü kesilmek bilmiyor. Her yandan ateş edilmekte. Yunanlılar kısa menzilli toplarını kullanmaya başladılar. Fakat bunların ateşi Türk mevzilerine ulaşamıyor. Buna karşılık Türk mevzilerinden etkili bir topçu ateşi başladı, mermiler bizim binanın üzerinden aşmakta. Akşamın saat 7’sinde Yunan askerleri tamamıyla yanmış olan Yahudi mahallesinden bize, beş altı yüz kadar mülteci getirdiler. Bunların başındaki Yunan subayına, bu işe şaştığımızı söyleyince, ‘Ne yapalım hemşire, bunları, ellerine kim geçerse öldüren efzun askerlerinin elinden kurtardık…’ diye karşılık verdi.
“…Yunan ordusu geri çekilmekte, çekilirken de sivilleri öldürmekte ve evleri ateşe vermekte. Başlarındaki Yunan albayı şehrin boşaltılması halinde kendi ırktaşlarına yardım ve onları himaye edeceğine söz vermiş. Bu nedenle, Yunan birliklerinin geri çekilmekte olduğunu haber alan Rumların büyük bir kısmı, gece yarısı, ordu birliklerine katılmak üzere, şehrin civarındaki Trallés Tepesi’ne koştular, fakat oradaki birlik, birkaç Rum’u kabul ederek gerisini süngü ile tepeden aşağı kovaladı. Yorgunluktan bitkin ve öfkeli bu insan grubu bize geldi, zira kendi birlikleri onlara kendi aziz Yunan bayrağını açmamıştı.
“Şehri terk ederken, Yunanlılar bize top ve makineli tüfek ateşi açmaktan geri kalmıyorlardı. Yüreklerinde kin dolu, gayrimuntazam Türk milis kuvvetleri şehre girdiler. Her yerde vatandaşlarının cesetleriyle ve yanan mahallelerin harabeleriyle karşılaştılar…
“…Türkler de bazı hoş görülmeyecek hareketler yaptılarsa da, daha önce Yunanlıların, haksız olarak işgal ettikleri ülkelerinde yaptıklarını gördükten sonra buna başvurmuşlardır. Esasen Yunanlılar, -Türkler kendilerine bildirmişlerdi- Aydın’a gelirlerse, Türklerin bir tek Rum kalmayıncaya kadar hepsini öldüreceklerini biliyorlardı. Sonra, uygar geçinen insanlar şunu çok iyi bilmelidirler ki, Yunanlılar düşmanları kadar barbarcasına ve mantıksızca hareket etmişlerdir, ama Aydın’da öldürülen binlerce suçsuz insanın sorumluluğunun en büyük kısmı kendilerine aittir. Çıkardıkları sayısız yangınlardan dolayı önce onlar suçlu durumdadırlar.”
Kaynak: Kurtuluş Savaşı Sırasında Türk Milliyetçiliği
belgesi-2661
Çeşitli kişilik testleri belli gruptan insanlar arasındaki benzerlikleri vurgular. Yine de, diğerleriyle olan tüm benzerliklerine…
Boşaltım sistemi vücutta homeostazın sağlanmasında çok önemli bir yere sahiptir.Böbrekler, üreterler ve mesaneden oluşan boşaltım…
Büyük Atatürk'ün ölümünü takip eden günlerde, o zamanlar yalnız Avrupa'nın değil, dünyanın en güçlü günlük…
Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selânik'te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne Caddesi'ndeki üç katlı pembe evde doğdu.…