Taha Akyol’un Ama Hangi Ataturk adli kitabi gecen ay yayimlandi. Akyol onsozde kitabin Ataturk’un degisik donemlerde uyguladigi politikalar, bu politikalarin anlatimi icin gelistirdigi gorusler uzerine yapilmis bir arastirma oldugunu, temel olarak Ataturk’un "politikaci ve diplomat yonu"nu ortaya cikarmayi amacladigini belirtiyor. Kitapta Ulusal Bagimsizlik Savasi sirasinda Bolsevizm ve Islam siyasetleri ayrintilara inilerek ele alinmistir. Mustafa Kemal’in gunun kosullari geregi Sovyet Rusya ile dostluk cizgisi izlemek zorunlulugu one ciktigi icin yarattigi politikalari ve Ingiliz somurge yonetimi altinda yasayan Hindistan’daki Muslumanlara donuk izledigi politikalar uzerinde durulmaktadir. Ayrica Ulusal Bagimsizlik Savasi’nin kazanilmasindan sonra Lozan ve Bati’ya yonelis konulari ele alinmaktadir. Biz bu yazimizda kitabin ilk bolumunde (ilk 100 sayfa) Akyol’un kimi yorumlari ve kimi yanlislari uzerinde duracagiz.
Mondros Ateskesi
Taha Akyol Mondros Ateskesi’nin ilk asamada "umit ve ferahlama" duygusu yarattigini, Mustafa Kemal’in, "arkadasi Ali Fuat Pasa’ya mutarekenin feshinden korktugunu" soyledigini belirtiyor. (S. 19) Bu tamamen ters bir yargidir.Mondros Ateskesi aslinda Istanbul hukumetinde ve Istanbul basininda "umit ve ferahlama" yaratmistir.Mutarekeyi imzalayan Rauf Bey, Istanbul’da basina verdigi demecte "Mutareke sonrasinda devletimizin bagimsizligi, saltanatimizin hukuku butunuyle korunmustur. Bu mutareke, galip ile maglup arasinda yapilan bir mutareke degil, iki denk kuvvet arasinda bir anlasmadir." demistir. Buna da ictenlikle inaniyordu. Istanbul basini da mutarekeye ovguler yagdiriyordu. Bu tuhaf durum karsisinda Ingiliz Disisleri Bakani Lord Balfour, Ateskes Anlasmasi’ndan hemen 9 gun sonra Istanbul’daki Yuksek Komiser Amiral Calthorpe’ye gonderdigi talimatta soyle diyordu: "…Turkler Dogu usulune sadik kalarak gorunusu kurtarmak ve yapilan anlasmanin… bir yenilginin sonucu olmayip, kendi arzulariyla bizimle uzlastiklari ve bu antlasmayi imzaladiklari havasini yaratmak icin ellerinden gelen hicbir gayreti esirgemiyeceklerdir. Misir ve Hindistan’daki Musluman tebamiz Turklerin tamamen yenildiklerini anlamalidir." (*)Mondros Ateskesi’ne Osmanli generalleri arasindan yuksek sesle ve belgelere dayali olarak karsi cikan sadece Mustafa Kemal olmustur. Mustafa Kemal, Mondros’tan hemen birkac gun sonra Istanbul’a Sadrazam’a cektigi telgrafta soyle diyordu:"Buyuk Osmanli Devleti, bu ateskes antlasmasi ile kendini hicbir kosula bagli olmaksizin dusmanlarina teslim etmeyi kabul etmistir. Yalniz kabul etmis degil, dusmanlarin ulkeyi ele gecirmesi icin ona yardima da soz vermistir."Konu boyle iken Sayin Akyol kitabin 19. sayfasinda Mustafa Kemal’in, "mutarekenin feshinden korktugunu" Ali Fuat Cebesoy Pasa’ya soyledigini aktariyor. Mustafa Kemal sanki mutarekeyi begeniyor ve feshedileceginden korkuyor bicimde bir yorum getiriliyor. Oysa yukarda bunun karsit belgesi verildi. Ali Fuat Pasa’nin "Milli Mucadele Hatiralari"na baktigimizda "mutarekenin feshinden korkanin Mustafa Kemal olmadigini, Osmanli hukumeti oldugunu anliyoruz." (**)
Ingilizlerden gorev alma istegi
Lord Kinross’a dayanilarak, Mondoros antlasmasindan sonra Istanbul’a gelen Mustafa Kemal, Ingilizler’den bir gorev koparmak isteyen kisi olarak gosteriliyor. (s.21) Bu yanlis saplantinin kaynagi Ingiliz gazeteci Ward Price’dir. Price, Mustafa Kemal’le Istanbul’da 14 Kasim 1928 gunu konusmustur. Dikkat edilmesi gereken husus, Mustafa Kemal, Istanbul’a bir gun once gelmistir. Ingiliz, Fransiz, Italyan isgal guclerinin Istanbul’u fiilen isgal ettigini gormustur. Ingiliz yazar Ward Price hatiralarini 1957 yilinda yayimladi. Ataturk’le konusmasina dair baskaca bir belge de yoktur. Prof. G. Jaeschke kitabinda bu konusma icin soyle diyor: "Neticenin uzerine bir sual isareti koymak lazim gelse bile, Mustafa Kemal’in mevsukiyeti âsikar olan bu sozleri gene de izaha muhtac kalmaktadir. Onun bu sozleri, Izzet Pasa Kabinesi’nde Harbiye Nazirligi’na tayin edilmesi icin gosterdigi gayretlerin izledigi ayni istikamete yonelmis olsa gerekir" diyor. (***)Gercekten o sirada Ahmet Izzet Pasa’nin tekrar hukumet kurma umutlari vardi.Sayin Akyol 23. sayfada da Mustafa Kemal’in yine gorev almak icin Ingiliz Siyasi Irtibat Subayi Yuzbasi J.G. Bennett ile de gorustugunu belirtiyor. Bu belgenin kaniti Yzb. Bennett’in Contemporary Reviev’de yazdigi bir makaledir. Ataturk’un Ingilizlerin casusu Papaz Frew ile gorustugu biliniyor ama Bennett’le gorustugunu Bennett’in baska yazan yok. Daha birkac yil once Canakkale’de Ingilizleri yenen General Mustafa Kemal’in Ingilizlerin irtibat subayi bir yuzbasiya "Ingilizlerin kontrolu altinda bir Turk ordusu teskilatlandirmayi onermesi" akla yakin gelmiyor.Sayin Akyol’un boylesine carpici bir iddiayi kitabina alirken konuyu gercekci diger belgelerle irdelemesi bu konuda inandirici bir belge bulamadiysa, bunu ihtiyatla kullanmasi gerekirdi.
Anadolu’ya gecis
Akyol’un kitabinda Rauf Orbay ve Kazim Karabekir ozellikle korunmaktadir. Akyol’a gore ilk asamada Anadolu’ya gecmek fikrinde olan Karabekir’dir; hatta Akyol ileriye giderek o sirada Anadolu’ya gecmek istemeyen, ayak direyen Mustafa Kemal’i de ikna etmeye calisan Karabekir’dir. Ornegin, atandigi Erzurum’daki kolordusuna gitmeden once, Nisan 1919’da Mustafa Kemal’i Sisli’deki evinde ziyaret eden Kazim Karabekir, Mustafa Kemal’e sunlari soyluyor:"…Behemehal Anadolu’ya ordu basina geliniz. Hem de Dogu’ya, milletin kurtulus anahtari Dogu’dadir… Planim basittir. Milli bir hukumet teskili…"Mustafa Kemal’in yaniti "Bu da bir fikirdir, ahval gunden gune size hak verdiriyor. Iyi olayim, size katilmaya calisirim." (s.25)Bu konusmanin kaynagi kimdir? Karabekir’in kendi anilari… Bu cok insafsiz bir yargidir. Mustafa Kemal’e en son yakistirilmasi gereken bir durumdur. Mustafa Kemal’in Osmanli Meclisi’nin feshi olan 21 Aralik 1918’den itibaren Anadolu’ya gecmek icin calisma yaptigi bilinmektedir.Ancak Akyol, Karabekir’in gorusunu benimsemis, bunu kesin kabul etmis, ve bu kesin yargi uzerine yorum yapabiliyor. Bu fikre dayanak olarak da Rauf Orbay ve Ismet Inonu’nun hatiralarini gosteriyor.Orbay’in hatiralarina bakiyoruz. Rauf Orbay ne diyor:"(Karabekir)… hicbir sey yapilamayacagindan hepimizin buradan ayrilarak Anadolu’ya, tercihen Sark’agelmemizi tavsiye ediyordu….Ayrica veda icin ziyaretine gittigi Mustafa Kemal Pasa’ya da durumu anlatarak ayni tavsiye ve daveti yaptigini soyleyip benim de bu fikri destekleyerek… bu yolda calismami rica etti. Ben de kendisine tamamen ayni fikirde oldugumu…esasen Mustafa Kemal Pasa’nin da baska turlu dusunmedigini… soyledim." (Orbay Siyasi Hatiralar, Orgun 2003, s. 288)Simdi, ilk kez Anadolu’ya gecme fikrini Karabekir’in ortaya attigini belirten Akyol’un bu dusunceye dayanak olarak gosterdigi Rauf Orbay:"…esasen Mustafa Kemal Pasa’nin baska turlu dusunmedigini" Karabekir’e soyledigini yukarida acikca belirttik. Ancak Akyol, Orbay’in anilarindaki bu son cumleyi gormezden geliyor. Akyol Inonu’nun anlattiklarinin da ilke duzeyinde Karabekir’i dogruladigini belirtiyor. Inonu’nun hatiralarini aciyoruz. Akyol’un belirttigi sayfalara bakiyoruz. Hic de boyle bir dusunceyle karsilasmiyoruz. Inonu soyle diyor: "Ataturk Istanbul’da herkesi uyarmak, memleketin kurtulusu icin resmi kudret sahiplerinin, muktedir memleket evlatlarinin bir hukumet halinde memleket cabasina girmelerini saglamak icin butun tecrubeleri sarf ettikten sonra, nihai kararini su sekilde tespit etti. Bir an evvel vazife alarak Anadolu’ya gitmek…" (S: 167) Bundan Karabekir, Mustafa Kemal’i ikna etti anlami cikiyor mu?Kaldi ki, Akyol’un referans olarak cok kullandigi Prof. Erik Jan Zurcher de boyle bir sey soylemiyor. Mustafa Kemal’in Istanbul’da cozum arayislarini surdurdugunu, Istanbul’da bir sey yapmanin imkânsizligi netlesince, Anadolu’ya gecis fikrinin dogdugunu "…o sirada Kazim Karabekir ve Ali Fuat Pasa’lar, Mustafa Kemal’le goruserek, Milli Mucadele dusuncesiyle tayinlerini Anadolu’ya yaptiriyorlar." diyor. (Zurcher, Milli Mucadelede Ittihatcilik, (Baglam, s.153 vd.)Goruldugu gibi Zurcher; Karabekir karar verdi, Mustafa Kemal’i de Anadolu’ya gecmeye ikna etti demiyor. Ustelik Zurcher’den yaptigi bu alintiyi Akyol da, kitabinda Karabekir konusundaki yorumunu yapmadan bir onceki sayfada (s.23) yapmis bulunuyor.Kaldi ki, yerli ve yabanci hicbir kaynakta Karabekir’in Mustafa Kemal’i ikna etmeye calistigina dair bir belge ya da yargi yoktur. Bir tek istisna; o da Karabekir’in kendi yazdiklaridir.
Kazim Ozalp-Kazim Dirik olayi
Sayin Akyol kitabinda Mustafa Kemal, Orbay ve Karabekir’i bir kenara iterken, kendisinin Samsun’a gecisinde kurmay baskanligini yapan ve Mustafa Kemal Erzurum’da gorevden istifa edince de kendisini yalniz birakan Kazim Dirik’in uzun sure genc Kemalist Cumhuriyet’in Meclis baskanligini yaptigini belirtmistir. Yani Mustafa Kemal’in en yakin arkadaslari Orbay ve Karabekir’i disladigini ama kendisinden ayrilan kurmay baskani Albay Kazim Dirik’i tuttugunu ve Meclis baskani yaptigini belitiyor. (s.54).Bu husus bir bellek hatasidir. Cunku, Kazim Dirik hicbir zaman milletvekili olmadi ki, Meclis baskani olabilsin. Kazim Dirik, once Erzurum Valisi ve Batum Mutasarrifi oldu. Zaferden sonra Izmir Valisi oldu ve Izmir Suikastini ortaya cikardi, sonra Trakya Genel Mufettisi oldu. Sayin Akyol, Meclis baskani General Kazim Ozalp yerine Kazim Dirik’i koymus oluyor. Ama o zaman da kullandigi dayanak da ortadan kalkiyor.Ataturk de keyfinden bu eski arkadaslarindan ayrilmadi. Mustafa Kemal’le Orbay ve Karabekir’in yollari Cumhuriyet’in ilani ve Halifeligin kaldirilisinda ayrilmistir. Cunku, Orbay ve Karabekir Cumhuriyet’in ilaninin aceleye getirildigini, kendilerine sorulmadigini soyluyorlar, Halifeligin de kaldirilisini iclerine sindiremiyorlardi. Oysa Mustafa Kemal cagdas bir devlet kurmak istiyordu, bu da Cumhuriyet’in ilani ile mumkun olabilirdi.Ataturk’un Nutuk’ta bu eski arkadaslari icin soyledikleri son derece anlamlidir."Milli mucadeleye beraber baslayan yolculardan bazilari, milli hayatin bugunku cumhuriyete ve cumhuriyet kanunlarina kadar uzanan gelismelerinde, kendi fikir ve ruh kabiliyeterinin kavrayis siniri bittikce bana karsi direnise ve muhalefete gecmislerdir." (Nutuk, Ataturk Arastirma Merkezi Baskisi, s.11)Olayin esasi budur. Milli mucadelenin baslangicinda cok onemli katkilarda bulunan gerek Rauf bey, gerek Karabekir, dusunce ve ruh yeteneklerinin kavrayis siniri bitince, yani Cumhuriyet’in ilani ve halifeligin kaldirilisinda Ataturk’e karsi cikiyorlardi.
Manda konusu
Mustafa Kemal’in Amerikan Manda’sina karsi oldugunu bilmeyen yok. Bu konuda bircok kesin belge de var. Halide Edip’in yazdigi mektuba, eski Beyrut Valisi Bekir Sami (Kunduh) Bey’in telgraflarina verdigi sert yanitlar biliniyor.Bu belgeler Nutuk’ta yer almistir.Boyle oldugu halde, Akyol’un Mustafa Kemal’in bagimsizliktan yana olmasina ragmen Sivas Kongresi’nde agirligini koymadigini belirtmesi de objektif degildir.Sivas Kongresi zabitlari, kongreye katilanlarin anilari yansiz olarak ele alinirsa, Mustafa Kemal’in bir siyasi taktisyen olarak bu konuyu nasil gecistirdigi, genel kurulda konusmalari uc gune yayarak Manda’yi savunanlarin celiskilerini delegelerin gormesini sagladigini ve sonunda sadece Amerika’ya sudan bir mektup yazilmasini oyladigi iyice anlasilir. Kongreyi yoneten Mustafa Kemal’in bir konusma yaparak cikis yapmasina gerek yoktu. Mustafa Kemal, gunduz yapilan toplanti ertesi gece toplantilarinda oy verecek delegeleri hazirliyordu. Herkes Mustafa Kemal’in Manda’ya karsi oldugunu biliyordu. Mazhar Mufit Kansu bunu kitabinda en guzel bir bicimde betimlemistir.
Mustafa Kemal’in Padisah’a karsi saygili tutumu:
Mustafa Kemal’in padisaha karsi cok saygili olmasinin ilginc bir kesiti Erzurum Kongresi’nde gorulebilir.Erzurum Kongresi acilis konusmasi yapiliyor. Pasanin nutku, salonu yerinden sokecek kadar kuvvetli ve surekli alkislanmisti. Kongre aksami, Mazhar Mufit, Mustafa Kemal Pasa’ya "Pasam nutkunuzun sonunu muftu efendinin duasi gibi bitirdiniz" diyor. Mustafa Kemal buna guldu ve sunlari soyledi:"Maksadini anliyorum, anliyorum amma, simdi vazifemiz halki, vatani ve esir padisahi kurtarmaya, inandirmaktan ibarettir." yanitini verdi. (Kansu, Erzurum’dan Olumune Kadar Ataturk’le Beraber, (C.1., s.85).Zaten bu hususu Ataturk Nutuk’ta hemen ilk paragrafta acikca belirtir. Soyle ki:"Saltanat ve Hilafet makaminda oturan Vahdettin soysuzlasmis, sahsini ve bir de tahtini koruyabilecegini hayal ettigi, alcakca tedbirler arastirmakta."Yine Nutuk’ta Padisahla ilgili olarak sunlari soyler:"Burada pek onemli olan bir noktayi da belirtmeli ve aciklamaliyim. Millet ve ordu, Padisah ve Halife’nin hâinliginden haberdar olmadigi gibi, o makama ve o makamda bulunana karsi asirlarin koklestirdigi din ve gelenek baglari dolayisiyla da icten gelerek boyun egmekte ve sadik. Millet ve ordu bir yandan kurtulus caresi dusunurken bir yandan da yuzyillardir suregelen bu aliskanlik dolayisiyla, kendinden once, yuce hilâfet ve saltanat makaminin kurtarilmasini ve dokunulmazligini dusunuyor. Halifesiz ve padisahsiz kurtulusun anlamini kavrama yeteneginde degil.. Bu inanca aykiri bir dusunce ve gorus ileri sureceklerin vay haline! Derhal dinsiz, vatansiz, hain ve istenmeyen kisi olur…"Mustafa Kemal, diger onemli bir noktanin altini da soyle ciziyor:"Kurtulus caresi ararken Ingiltere, Fransa, Italya gibi buyuk devletleri guclendirmemek temel ilke olarak kabul edilmekte idi. Bu devletlerden yalniz biri ile bile basa cikilamayacagi kuruntusu hemen butun kafalarda yer etmisti. Osmanli Devleti’nin yaninda koskoca Almanya, Avusturya-Macaristan varken, hepsini birden yenip yerlere seren Itilâf kuvvetleri karsisinda, yeniden onlarla catismaya varabilecek durumlara girmekten daha buyuk mantiksizlik ve akilsizlik olamazdi.""O halde, kurtulus caresi ararken iki sey soz konusu olmayacakti. Once, Itilâf Devletleri’ne karsi dusmanca tavir alinmayacak; sonra, Padisah ve Halife’ye canla basla bagli ve sadik kalmak temel sart olacakti."Iste Mustafa Kemal’in ana stratejisi budur ve bagimsizlik savasi suresince bu stratejiyi uygulamistir.Sayin Akyol’un bu yazida belirttigimiz Karabekir tutkunlugu ve diger kimi noktalar disinda, genel olarak Ataturk’un bagimsizlik savasi sirasinda gerek Sovyet Rusya’daki yeni devletle, gerekse kendisine destek veren Hint Muslumanlarina karsi temel stratejisini ortaya koyan bir calisma yapmis olmasi da takdirle karsilanmalidir.
Kaynak: (*) G.Jaeschke, Kurtulus Savasi ile ilgili Ingiliz Belgeleri, s. 21-22.(**) Ali Fuat Cebesoy, Milli Mucadele Hatiralari: Temel, s.44.(***) G.Jaeschke, Ingiliz Belgeleri, TTK., s. 99.
belgesi-2266
Boşaltım sistemi vücutta homeostazın sağlanmasında çok önemli bir yere sahiptir.Böbrekler, üreterler ve mesaneden oluşan boşaltım…
Büyük Atatürk'ün ölümünü takip eden günlerde, o zamanlar yalnız Avrupa'nın değil, dünyanın en güçlü günlük…
Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selânik'te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne Caddesi'ndeki üç katlı pembe evde doğdu.…
Eğer bir insanın başına 'elektroensephalograf' (ezberlemeniz gerekmez!) adını taşıyan bir cihaz bağlarsanız, o insanın yaydığı…