EDEBİYATIN VARLIĞI VE AMACI
İnsanın ve toplumların kendilerini ifade edebilmelerinin en etkin yollarından biri olan edebiyat, toplum yaşantısından doğan bütün olay, duygu ve düşünceleri kapsayan bir sanat dalıdır. Bu nedenle, edebiyatla sosyal yapı arasında önemli bir ilgi ve etkileşim vardır. Bu ilgi ve etkileşim sonucu toplumların geçirdiği aşamalar edebiyata yansımış ve edebiyat dönemleri ile edebi akımlar oluşmuştur.
1- Edebiyatla Sosyal Yapı Arasındaki İlgi ve Etkileşim
Konumuza başlarken önce edebiyatın tanımını yapalım, edebiyatla ilgili kavramları kısaca tanıtalım; sonra edebiyatla sosyal yapı arasındaki ilgi ve etkileşime değinelim.
Edebiyat, insan ve toplum yaşantısından doğan bütün olay, duygu, düşünce ve hayal1erin söz ve yazı ile güzel ve etkili bir biçimde anlatılması sanatıdır.
Edebiyatla ilgili, edebiyat hakkında yazılmış dil ürünlerine edebi eser denir.
Edebiyat ve edebi terimleri, ustalıklı ve incelikli söz anlamına gelen Arapça edeb kökünden gelir.
Edebiyat aynı zamanda, edebiyat sanatının kuralları ve ürünleri ile uğraşan bir bilim dalıdır. Bu bilim dalına Edebiyat Tarihi denir.
Edebiyat tarihi, edebiyat eserlerini ve edebiyatçıları tarihi gelişim içinde inceleyen bilim dalıdır.
Edebiyat tarihlerini ve edebiyat tarihinin konusunu oluşturan edebi eserleri incelediğimiz zaman, edebiyatla sosyal yapı arasında büyük bir ilgi ve etkileşim olduğunu görürüz.
Toplumların yönlendirilmesinde önemli bir katkısı olan edebiyat, düşüncelerimizi geliştirir, duygularımızı zenginleştirir; insanın kendini tanımasını sağlar. Evrensel bir nitelik taşıyan edebiyat, aynı zamanda toplumları birbirine yaklaştırır.
Toplumların eğitiminde ve gelişmesinde önemli bir rolü olan edebiyat, toplum hayatı ile yakından ilgilidir. Toplumdaki tüm gelişmeler ve değişimler de, olduğu gibi edebiyata yansır. Edebi eserler kaynağını sosyal yapıdan alır.
Sonuç olarak; tüm edebiyat ürünleri toplumlaı1 etkileyerek, onların gelişmelerine ve değişimlerine katkıda bulunurken; toplumların yüzyıllar boyunca geçirdiği aşamalar da edebiyat eserlerine yansır.
2- Edebiyatla Düşünce Akımları Arasındaki İlişkiler ve Edebi Akımlar
Edebiyatla sosyal yapı arasındaki ilgi ve etkileşimi, evrensel bir nitelik taşıyan edebiyatın toplumları birbirine yaklaştırdığını bir önceki konuda belirttik.
Edebi eserleri incelediğimiz zaman, ilk çağlarda bile toplumların birbirinden etkilendiğini görüyoruz. İlk edebiyat ürünleri olan destanlar, buna en güzel örnektir.
Toplumları yönlendiren ve geliştiren tüm düşünce akımları doğrudan edebiyata yansımıştır. Sözgelimi Rönesans’ın sonucunda, Eski Yunan ve Latin kaynaklarını esas alan Klasisizm, Fransız Devriminin getirdiği demokrasi, özgürlük, insan severlik gibi kavramların ortaya çıkmasıyla Romantizm, Pozitivizm (Müsbet İlim) in sonucunda ise Realizm Ortaya çıkmıştır.
Avrupa’da Rönesans’tan sonra arka arkaya ortaya çıkan ve bizim edebiyatımızda da Tanzimat’tan sonra etkisini gösteren başlıca edebiyat akımları şunlardır: Klasizm, Romantizm, Realizm, Naturalizm, Sür-realizm, Parnasizm, Sembolizm vb.dir.
3- Tanzimat Fermanı’ndan Günümüze Uzanan Türk Edebiyatı’nın Dönemleri
13. yüzyıldan 19.yüzyılın ortalarına kadar süren Klasik Türk edebiyatı Şeyhi, Ali Şir Nevai, Fuzuli, Baki, Nef’i, Nedim gibi şairlerle birbirinden güzel eserler vermiş, 19.yüzyılın ortalarında varlığını tamamlayarak yerini "Batı Edebiyatı Etkisindeki Türk Edebiyatı"na bırakmıştır.
Batı edebiyatı etkisindeki Türk edebiyatı Tanzimat’ın ilanından sonra başlar"; günümüze kadar" oluşan edebiyat dönemlerini kapsar.
Bu dönemleri şöyle sıralayabiliriz:
Batı Edebiyatı Etkisindeki Türk Edebiyatı Dönemleri
I- Tanzimat Edebiyatı (1860–1896)
a) 1. Dönem b) 2.Dönem
II- Edebiyat-ı Cedide (Servet-i Fünun) 1896–1901
III- Fecr-i Ati (1901–1911)
IV- Milli Edebiyat Akımı (1911–1918)
V- Milli Mücadele Dönemi (1918–1923)
a) 1940 Yılına kadar Türk Edebiyatı
b) Son Dönem Türk Edebiyatı
c) Günümüz Halk Edebiyatı
XIX. YÜZYIL DÜNYA EDEBİYATI
Avrupa’da Rönesans’la her alanda başlayan gelişmeler edebiyata da yansıdı. 17.yüzyılda, kaynağını Eski Yunan ve Latin eserlerinden alan klasik b ir edebiyat anlayışı oluştu. 1789 Fransız devriminden sonra ise birbirinden farklı yeni edebiyat anlayışları ortaya çıktı. Edebiyatta önemli gelişmeler ve büyük bir canlılık oluştu.
Avrupa’da, özellikle Fransa’da başlayan bu gelişmeler daha sonra bütün dünyaya yayıldı.
1- 19.yüzyıl Dünya Edebiyatının Genel Özellikleri
Rönesans, XV. ve XVI. yüzyıllarda Avrupa’nın "altın çağı" olmuştur. Bu dönemin yazarları, öncelikle Eski Yunan ve Latin edebiyat eserlerini örnek almışlar; ancak bu örneklere Yeniçağ’ın tüm düşünce özelliklerini ve yeniliklerini de katarak, çok güzel ve özgün eserler ortaya koymuşlardır.
Yaşadıkları toplumun ürünü olan edebiyatçılar, ait oldukları toplumlara siyasal, sosyal, kültürel gelişimlerini yansıtırlar. Sanatçılar, bu kavramları yansıtırken hep arayış içinde olmuşlar ve toplumda beliren eğilimlere göre bu arayışlarını sürdürmüşler. Sanatçıların toplum psikolojisine göre bu eğilimlere şekil vermesiyle yeni biçimler, türler, karakterler ortaya çıkmış, böylece edebi akımlar oluşmuştur.
Edebiyatta görüş, duyuş, anlayış farklılıklarından oluşan çığırlara edebi akım denir.
Avrupa’da, özellikle Fransa’da ortaya çıkan bu edebi akımlar, zamanla bütün dünya edebiyatlarını etkilemiş, Tazimattan sonra da bizim edebiyatımızda etkisini göstermiştir
Edebi akımlardan Romantizm, Realizm ve Sembolizm ile bu akımlardan etkilenmiş, Dünya edebiyatının seçkin sanatçılarından birkaçı hakkında bilgi verelim:
2- Romantizm Edebiyat Akımı- Victor Hugo
17.yüzyılda ortaya çıkan Klasisizm akımının sanatçıyı sıkan belirli kuralları vardır.
İşte, sanatçıyı sıkan bu kuralcılığa bir tepki olarak 19.yüzyılda Romantizm akımı doğmuştur.
Akıl ve sağduyuya dayanan Klasisizm’e karşılık, Romantizm’de hayaller, duygular ve coşkular önem kazanmıştır.
Romantizm’de kişiler çevreleri içinde ele alınmış, gerçekler tüm yönüyle verilmiştir.
Romantizm akımının öncüsü ünlü Fransız yazarı Victor Hugo’dur.
Victor Hugo, "Cromwell" adlı tiyatro eserinin önsözünde Romantizm’in ilkelerini belirtmiş, "Hernani" dramının oynanmasından sonra da Romantizm, kesin zaferini kazanmıştır.
Şiir, tiyatro, roman türünde eserler veren Victor Hugo, eserlerinde özgürlük, vatan sevgisi, demokrasi, insanlık gibi toplumsal kavramları savunmuş, doğaya önem vermiş, insan ilişkilerindeki duygusallığı, heyecanları ve coşkuyu işlemiştir.
Victor Hugo’nun anlatımı akıcı ve sürükleyicidir. Zengin ve güçlü bir söyleyişle yazmıştır.
Sefiller ve Notre Dame’nin Kamburu adlı romanları, Victor Hugo’nun Dünya Klasikleri içinde yer alan çok önemli eserlerindendir
3- Realizm Edebiyat Akımı- Tolstoy-Stendhal
Realizm, 19.yüzyılın ikinci yansında Romantizme tepki olarak doğmuş bir edebiyat akımıdır.
19.yüzyılda deneysel bilimlerin gelişmesiyle oluşan Realizm, insanın ve toplumların hayatının bütün oluş çizgilerini nedenleriyle görmek, göstermek, isteyen; yani gerçeği olduğu gibi anlatmayı amaç edinen edebiyat akımıdır.
Realizm, Romantizme karşı kesin Üstünlüğünü, Fransız yazan Gustave Flaubert’in "Madam Bovary" adlı eseri ile kazandı.
Önce Fransa’da ortaya çıkan Realizm, daha sonra bütün Dünya edebiyatlarını etkilemiştir. Honore de Balzac, Guy de Maupassant, Stendhal, Tolstoy, Dostoyevski, Çehov, Charles Dickens, John Steinbeck realist yazarlardandır.
Dünya edebiyatının en seçkin sanatçılarından birisi Rus yazarı Tolstoy’dur.
Dram türünde de eserleri olmasına rağmen, Tolstoy’un asıl gücü romanlarındadır. Halkı çok iyi tanıyan Tolstoy, romanlarında çok başarılı karakterler yarattı. Toplumdaki dengesizlikleri, eşitsizlikleri, memleketinin hayatını ve özelliklerini realist bir görüşle yazdığı romanlarında, çok canlı bir biçimde anlattı.
Tolstoy görüşlerini keskin bir gözlem gücüyle, yapmacıklıktan uzak, sade ve son derece akıcı bir anlatımla dile getirdi
"Harp ve Sulh" "Diriliş", "Anna Karenina" Dünya edebiyatının seçkin örneklerindendir
Dünya edebiyatının bir diğer önemli yazarı, Realizm edebi akımının öncülerinden olan
Fransız yazar Stendhal’dir.
Gezi, anı, deneme, hikâye ve roman türlerinde eserler veren Stendhal’in en başarılı olduğu alan romandır. İlk ve en önemli eseri olan "Kırmızı ve Siyah" ilk psikolojik romandır ve Dünya edebiyatının en büyük eserlerindendir.
İnsanlar hakkında eşsiz deneyimler kazanan, çevresini çok iyi gözlemleyen Stendhal, bütün birikimlerini roman ve hikâyelerinde başarıyla kullandı.
Stendhal’in yalın, sade, gerçekçi ve etkileyici bir anlatımı vardır.
4- Parnasizm ve Sembolizm Edebiyat Akımları-Paul Verlaine
Realizm edebiyat akımının şiirdeki biçimine Parnasizm denir. Parnasizm şiirdeki gerçekçiliktir.
"Sanat için Sanat" görüşünü benimseyen Parnasyen şairler, duygudan çok tasvire, düşünceye, biçim ve söyleyiş güzelliğine önem vermişlerdir.
Sembolizm ise 19.yüzyılın ikinci yarısında Parnasizm’e tepki olarak doğan bir diğer edebi akımıdır.
Sembolizm doğrudan doğruya anlatılması mümkün olmayan ince, derin duyguların ve coşkunlukların sembollerle ve seçkin sözlerin yarattığı müzikle dile getirilmesini isteyen bir edebiyat akımıdır.
Sembolizm’de doğa değil, onun insan ruhunda bıraktığı izlenimler anlatılır. Anlam kapalıdır. Sözler anlamları ile değil, yaratacakları ahenkle, müzikle önemlidir.
Paul Verlaine, Baudelaire, Arthur Rimbaud bu akımın öncülerindendir.
belgesi-895