Ertesi sabah uyandık, Eskişehir’de berrak bir hava var, ama görünürde pek kimseler yok. Bizim milliyetçiler neredeler acaba? Gün bana pek uzun geldi, acaba burası gezimin son durağı mı olacak?
Ama saat 3’te, binbir gece masallarında veya bir tiyatro sahnesinde olduğu gibi, birden dekor değişti. Eski otelimizde bir faaliyettir gidiyor. Sırtlarında halılar, koltuklar taşıyan hamallar göründü. Meğer vilâyetten gelen bir memur vali beyin geleceğini haber vermiş, belediye de kendisini karşılama hazırlığı yapıyormuş. Otelci güler yüz göstermeye çalışıyor.
Biraz sonra bir gürültüdür koptu. Arabacıların kırbaç sesleri ve alkışlar arasında vali, belediye reisi, kâtip ve şehrin ileri gelenleri sökün ettiler ve beni hayretle karşıladılar. Eskişehir’de bir yabancı gazeteci kadın! Artık İstanbul benim en ufak haberlerimi bile duyacaktı.
Belediye reisi çok muhterem bir ihtiyar, fakat dinç ve neşeli. Bana, “Türkiye’ye karşı Fransa’nın hisleri nedir? Sizde kanun ve nizamlar nasıl uygulanıyor? Hükûmet başkanınız bizim için ne diyor? Yaşlı olduğuna göre, her hâlde olgun bir kişi olmalı?”
Bu eski muhafazakâr, milliyetçilerin doktrinlerini kabul ederek onların cephelerine katılmış, benden kısa kısa cevaplar istedi ve: “Bütün istediklerimiz yaşamak, rahat nefes almak ve çalışmak! Bu o kadar fazla bir şey olmasa gerek?”
Ondan sonra vali konuştu. Konuşurken, parmaklarıyla elindeki tespihin taneleriyle oynuyordu. İngiliz toplarıyla millî kuvvetler arasında kalmış olan Eskişehir’den bahsetti. İngiliz ve Levanten ajanların kötü faaliyetlerine değindi ve gardaki İngilizlerin hareketlerini, heyecanlı bir polo oyununa benzetti. İngilizler Anadolu’daki büyük endişeye karşı çok kayıtsızdılar.
Ziyaretçiler birer ikişer, izin isteyerek kalktılar. Ama, Türk geleneklerine göre, en mühim haberi en sona saklamışlardı: Atlı bir haberci, Ali Fuat (Cebesoy) Paşa’dan bir mesaj getirmişti. Ankara’da 20. Kolordu Komutanı olan zat, beni görmek için yola çıkmış olduğunu ve yarın Eskişehir civarına geleceğini, adını söyleyemeyeceği bir köyde benimle buluşmak istediğini söylüyor ve benden oraya gelmemi rica ediyordu. Bir miktar asker bana refakat edecekti.
Eskişehir resmî makamları bana karşı olan görevlerini yerine getirdikten sonra gittiler, ama akşam Vilâyet Konağı’na davet edildim.