Bugüne kadar, Televizyonun çocuk üzerine etkileri ülkemizde ve birçok ülkede araştırma konusu olmuştur, olmaya da devam edecektir.
Hayatımızın içine hem de orta yerine kurulmuş, oturma düzenimiz ona göre düzenlenmiş neredeyse aileden bir birey haline gelmiş olan televizyon: artık hayatımızın vazgeçilmez bir etkinlik alanı olmuştur.
Biz yetişkinler, televizyon ile eğleniyoruz, televizyondan bilgi alıyoruz, dünyadan haberdar oluyoruz, kızıyoruz, kınıyoruz. Peki çocuklar oldukça pasif sadece izleyici olarak o çok hızlı olarak değişen görüntülerden, ekrana gelen uyarıcılardan, olaylardan nasıl etkileniyor?
Bu sorunun yanıtı belki de televizyon ile kurulan ilişkide ve hayatımızda ona açtığımız yerde yatıyor.
Televizyon çocuğun dünyasına yaş dönemine uygun süre ve programlar aracılığıyla giriyorsa, izlediği görüntüler üzerine tartışabiliyorsa, aile içi yapılan bir etkinlik olarak yaşanıyorsa televizyondan olumlu olarak yararlanılabiliyor demektir.
Televizyon aracılığı ile çocuğun dünyasına neler girer?
Televizyon aslında bilgiye ulaşmanın kolay ve eğlenceli yollarından biridir. Çocuklar (belki yetişkinler de) bir çok nesnenin adını, harf ve sayı gibi kavramları, melodileri öğrenebilir, değişik coğrafyalar ve kültürler, farklı hayvan ve bitki türleri vb. hakkında bilgi edinebilirler.
Çocuklar televizyon izlerken, ruhsal gelişimlerine uygun olmayan, yetişkin dünyasına ait dil yapısına, yaşantılarına ve bilgi dağarcığına tanık olabilirler. Yetişkin dünyasına ait olan, içinde seks ve şiddet barındıran filmlere, programlara çok kolay ulaşabilmeleri, onları maruz kaldıkları görüntüleri kendi ruhsal gelişimleri çerçevesinde değerlendirip, yorumlamak gibi bir sorunsalla karşı karşıya bırakmaktadır.
Bu nedenle çocuğun televizyon izleyiciliğine aileden birinin eşlik etmesi önemlidir. Bu sayede ruhsal yapısını tehdit edip travma etkisi oluşturabilecek görüntüler, yaşantılar uygun şekilde kodlanıp, içselleştirilecektir. Ailesi tarafından bilinçli bir şekilde yönlendirilen çocuklar, bir süre sonra benzer görüntülerle karşılaştıklarında, ailelerinin görüşlerine paralel yorum ve değerlendirmeler yapabileceklerdir.
Yetişkin için televizyonda izlenen bir ölüm olayı ile gerçek hayattaki ölüm olayı birbirinden farklıdır. Yetişkin bu bilinç ile izler oysa çocuklar televizyon izlerken özellikle 7 yaşına kadar tam olarak soyut düşünce gelişmediğinden gerek çizgi filmleri gerekse filmlerdeki görüntüleri olduğu gibi algılarlar. Kendilerini orada gerçekleşen sahnelerin çok içinde hissedebilirler. Dolayısıyla özdeşim kurduğu kahramanın bir hareketini olduğu gibi taklit etmeye çalışabilir, kendisinin yada arkadaşının üzerinde deneyebilirler. Gazetelerin üçüncü sayfalarına yansımış bir sürü haber bunun göstergesidir.
Çocukların öğrenme yollarından biri de taklittir. Televizyonda izlediği şiddet içeren bir davranışı veya sahneyi taklit edebilirler. Ancak bu davranışlar uzun süre devam edip kalıcı olmazlar. Çocukların sadece televizyonda izledikleri şiddet içeren programlar nedeniyle şiddete yöneldiklerini söylemek mümkün değildir. Şiddet sahneleri ile çok sık karşılaşıyor olmaları, şiddete duyarsızlaşmalarına ve olağan bulmalarına neden olabilir. Şiddet içeren davranışlar uzun vadede devam ediyorsa, çocuğun kişilik örgütlenmesi, anne babanın tutum ve davranışları, sosyal çevresi gibi faktörler dikkate alınmalıdır.
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, konsantrasyon için çok da çabanın gerekmediği filmler, çizgi filmler, eğlence programları uzun vadede çocukta dikkat dağınıklığı probleminin de ortaya çıkmasına sebep olabilmektedir.
Peki televizyon izlemek nasıl olumlu hale getirilebilir?
Çocukların izleyeceği programlar konusunda seçici olunmalı. İzleyeceği programlara karar verilirken çocuğun bireysel gelişimini göz önünde bulundurulmalıdır.
Televizyon izleme etkinliği çocukla birlikte gerçekleştirilmelidir. Özellikle 6 yaşın altındaki çocukların televizyon izlemeleri anne babaları ile gerçekleştirdikleri bir faaliyet olmalıdır. Bu durum, çocuklara izlediklerini yorumlama şansı verirken, aynı zamanda aile içinde geçerli değer yargılarının da aktarımını sağlar.
Eğer çocuk çok fazla televizyon izliyorsa, bu durumda sorulması gereken birkaç soru vardır. "Ailece yapılan etkinliklerin çeşidi nelerdir?" "Televizyon aslında çocuk için dadı görevi mi görmektedir?" "Anne babanın çocuğuna farklı meşguliyetler bulma konusundaki bilgisi, fikri, ve sosyal çevresi ne düzeydedir ?"
Çağımızın teknolojik gelişimi çocuğun gelişimine uygun olmayan bir çok uyaranla karşılaşma riskini arttırmaktadır. Bu nedenle karşılaştığı gerek şiddet gerekse cinsel içerikli görüntüleri, uyaranları değerlendirebilmesi için şiddetin niteliği hakkında ve cinsel konularda temel bilgilerin verilmiş olması gerekmektedir.
Akşam yemeği gibi ailece yapılan bir faaliyette televizyonun kapalı olması, bütün aile bireylerinin bir araya geldiği bu zaman diliminde ki etkileşimi ve birbirlerine yönelik farkındalığı arttıracaktır.
Televizyon izlemeyi diğer bir çok faaliyet gibi planlı bir şekilde gerçekleştirmek önemlidir. Tek bir etkinlik alanına saplanıp kalmak, çocuğun tek bir yönünün gelişip bir çok alanının zayıf kalmasına neden olur. Televizyon ile çocuğun sosyalleşmesini bekleyemeyiz, sosyalleşmek için ilişkiye ihtiyaç vardır. Kitap okuma ile gelişimi desteklenen hayal gücünün ve yaratıcılığın sadece televizyon ile gelişmesini bekleyemeyiz. Kitap keşiftir, televizyon ise hazır kıta.
Haftanın bir ya da iki günü televizyon izlememe günü olarak değerlendirilebilir. Evin içinde farklı aktiviteler (puzzle, maket v.b) gerçekleştirmek çocuğun, televizyon olmadan da eğlenebileceğini fark etmesini, farklı yeteneklerini, keyif alanlarını keşfetmesini sağlayacaktır.
Sonuç olarak, tek başına televizyondan korkmanın veya televizyonu eğlencenin tek yolu olarak görmenin bir anlamı yoktur. Teknoloji hayatımıza televizyonu, bilgisayarı, cep telefonunu hatta kameralı cep telefonlarını soktu ve bunun gibi birçok şey daha hayatımızın içinde yer alacak. Bu araçlarla olan ilişkimiz, hayatımızın içine nasıl yerleştirdiğimiz ve ne tür anlamlar verdiğimiz onların etkilerini belirleyecek.
belgesi-2124