1 yıl içinde uygulamaya girecek Vita-x sistemiyle, artık herkes sağlığına ilişkin tüm bilgi ve belgeleri cebinde taşıyacak. Sistem ABD, Almanya ve Japonya gibi ülkelerde başarıyla uygulanıyor. Türkiye’de ise doktorların teknik ve etik kaygıları var.
Herkesin bir Vita-x, yani ‘Cep hasta kartı’ olacak; sağlığına ilişkin tüm bilgiler, kullandığı ilaçlar, tahliller, MR ve tomografi gibi röntgen görüntüleri bu karta yüklenecek. Sistemi Türkiye’ye getirecek olan Tıpdata Genel Müdür Yardımcısı Nur Erden, NTVMSNBC’ye “Artık Van’daki hasta İstanbul’a sevkedildiğinde, hasta değil, kartı İstanbul Çapa Tıp Fakültesi’ne gelecek” dedi. İstanbul Tıp Fakültesi’nden Prof. Abdullah İğci ise, “Her doktorun yanına bilgisayar ve hasta verilerini girecek sekreter verilmezse sistem bir-iki sene sonra çöker” dedi. Kardiyolog Doç. Sinan Dağdelen de kişiye özel bilgilerin suistimale de açık olabileceğine dikkat çekti.
HASTAYA MALİYETİ OLMAYACAK
Tıpdata Genel Müdür Yardımcısı Nur Erden, projenin Sağlık Bakanlığı ile ortak çalışma sonucu hayata geçirileceğini söyledi. Avrupa ülkelerinde özellikle de Almanya’da yaygın olarak kullanılan sistemin önce pilot uygulaması yapılacak.
Türkiye’deki altyapı ve adaptasyon çalışması için 6 ay süre tanındı. Bu sürenin sonunda, yaklaşık bir yıl içinde tüm yurtta işlerlik kazanacak.
Vita-x ile hastanelerde 1989’da başlayan ve hasta bilgilerinin saklandığı sistemin bir adım önüne geçileceğini vurgulayan Erden, şu bilgileri verdi.
“Cep hasta kartı ile hastanın her türlü tıbbi bilgisinin yanı sıra röntgen filmleri, MR ve tomografi görüntüleri de kartta yer alacak. Hastanelerde bir veri bankası oluşturulacak ve hasta kartını bu bankaya girdiğinde, tüm sağlık arşivi ekrana yansıyacak. Mesela hasta dahiliye servisinde yatıyorsa; beyin cerrahi veya üroloji servisinden konsültasyon istendiğinde, artık hasta değil, kart dolaşacak.”
KALİTE YÜKSELECEK, MALİYET DÜŞECEK
“Sistemle sağlık hizmetlerinde kalite artacak, zamandan kazanç sağlanacak, tıbbi hata oranı düşecek. Çünkü doktor hastayla ilgili doğru bilgilere kolaylıkla ulaşabilecek. Maliyetlerde ortalama yüzde 52 oranında azalma sağlayacak. Hastaya ise herhangi bir maliyeti olmayacak.”
HASTA DEĞİL KARTI SEVK EDİLECEK
“Mesela Van’da kalp hastalıklarından ölüm oranı çok yüksek. Bunda en önemli etken geç teşhis. Film çekiliyor, fakat doktor karar veremiyor, hasta İstanbul’a gönderiliyor ama bu arada zaman geçiyor ve hasta kaybediliyor. Ancak cep kart sayesinde hasta taşınmayacak, sadece verileri taşınacak. Çünkü bütün verileri kartıyla örneğin İstanbul Tıp Fakültesi’ne gönderilecek. Burada hasta için konsültasyon yapılacak, tahlillerine bakılıp tedavisi planlanacak ve böylece erken teşhis konmuş olacak. Kısacası hasta oradan oraya gezmeyecek, hasta yerine kartı sevk edilecek ve çok gerekirse hasta İstanbul’a çağrılacak.”
PROF. İĞCİ: ALTYAPI YETERSİZ
İstanbul Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Abdullah İğci ise, cep hasta kartının iyi bir adım olduğu, ancak pratikte zor uygulanacağı görüşünde:
“En önemli nokta sekreterya. Eğer Sağlık Bakanlığı bu sistemi kurduktan sonra, her doktorun yanına hastanın verilerini girecek bir sekreter vermezse sistem bir-iki sene sonra çöker. Hastanelerde yıllardır gördüklerime ve tecrübeme dayanarak söylüyorum; burada altyapı ve sekreterya çok büyük önem taşıyor. Çünkü Amerika’da bu yapılıyor ama, Amerikalı’nın yanında devamlı sekreter var ve hastanın her türlü verisini anında sisteme giriyor.
“Türkiye’de de bu tür bir tıbbi sekreterya kurulur, altyapı oluşturulursa yöntem hem hastalar, hem doktorlar, hem de ülkenin sağlık sistemi açısından büyük yararlar ve kolaylıklar getirir. Ama ülkemizde nerede hangi hastalık var, nasıl bir tedavi uygulanıyor, kaç kişiye ne yapıldı, kaç kişi bu hastalıktan öldü… Türkiye’de bunlar için doğru düzgün bir kayıt ve sağlam bir data sistemi hala yok.”
UZAKTAKİ HASTALAR AÇISINDAN OLUMLU
Kardiyolog Doç. Dr. Sinan Dağdelen ise sistemin özellikle hastaya ulaşmanın zor olduğu durumlarda son derece yararlı olacağını söyledi. Dağdelen şöyle konuştu:
“Mesela Eskişehir’de bir hastam var, oradan bilgilerini bana faks ile gönderiyor. Ama bu bilgilerin filmleriyle birlikte, yani görüntülü olarak bana ulaşması elbette çok iyi olur. Biz şu anda bunu faks ya da kuryelerle yapıyoruz; ama sorun yaşıyoruz. Hastaya ait tıbbi bilgilere eksiksiz ve yanlışsız ulaşmak açısından iyi ve yararlı bir uygulama olacaktır. Çünkü doktorun her durumda ve her zaman hastayı görmesi gerekmez.”
SUİSTİMALE AÇIK OLABİLİR
Doç. Dağdelen, sistemin hasta mahremiyeti açısından etik sorunlar yaratabileceğinin de altını çizdi:
“Mide kanserinin en çok görüldüğü ülke olmasına rağmen Japonya, mide kanserinden ölümlerin en az olduğu ülkedir. Çünkü bu tip sistemler sayesinde devlet vatandaşını sürekli takip ediyor ve kişi kontrolüne gelmese bile, devlet onu kontrol ediyor ve ‘şu ilaçları kullan, şu tedaviyi uygula’ diyor. Bu açıdan böyle bir sistem gerçekten çok güzel bir gelişmedir. Ancak bir takım etik sorunları da beraberinde getirebilir. Çünkü sağlık bilgileri kişiye özeldir. Böyle bir etik sorunun olmaması için Sağlık Bakanlığı’nın özellikle bu noktaya dikkat etmesi gerekir. Yani hasta hakları ve hasta bilgilerinin gizliliği açısından sistemin devlet eliyle yapılması lazım, çünkü suistimallere açık bir konu olabilir.”
belgesi-1719